Gerek sosyal medyada sorulan, gerekse gruplara yaptığımız seminerlerde, en çok dikkat çeken ve sorulan sağlık problemlerinden biri de cilt problemleri ve hastalıkları. Cilt hastalıklarının temeline indiğimizde, bağışıklık sistemi ve bununla çok yakından ilişkili olan bağırsak problemlerini görmekteyiz.
Bugün, bağışıklık sisteminin ciddi derecede zayıflamasıyla ortaya çıkan ve gittikçe yaşlanan toplumlarda daha sık görülmeye başlanan Zona hastalığından bahsedeceğiz.
“Zona” adıyla bilinen bu hastalığın etkeni bir virüstür. Zonaya neden olan virüs, suçiçeğine neden olan virüs olup, bu virüs yıllarca omurilik boyunca sinir köklerinde saklı kalır ve vücutta bağışıklık sisteminin zayıflaması ile genellikle 50 yaştan sonra ortaya çıkar.
Genç yaşlarda da zona görülme ihtimali olmakla birlikte, farklı ülkelerde yapılan çalışmalara göre 50 yaş üzerinde zona hastalığı görülme sıklığı, ciddi şekilde artış göstermektedir. Nüfusu yaşlanan ülkelerde, ülkemiz de buna dahildir, buna bağlı zona görülme oranı artmaktadır. Birçok çalışmada, kadınların erkeklere göre yüzde 20 daha fazla risk taşıdıkları bildirilmektedir. Bağışıklık sistemi yetersiz olan kişilerde mesela; aktif kanser tedavisi görenlerde, yaşlılarda, fiziksel ve duygusal stres geçirenlerde, bağışıklık sistemini zayıflatan (lösemi, lenfoma vb.) hastalığı olanlarda, immün sistemi baskılayan ilaç alanlarda zona hastalığı daha çok görülür.
Zona daha çok gövdeyi tutar. Şikâyetler daha çok beden yarısında, ilgili sinirin alanında, genelde yarım kuşak tarzında olur. Ağrı, batma, iğnelenme, yanma ile başlar. 1-2 gün içinde ciltte kızarıklık, içi su dolu kabarcıklar, yaralar oluşur. 2-4 hafta içinde ciltteki lezyonlar düzelir, ağrı azalarak kaybolur. Zona hastalarında cilt lezyonları geçtikten sonra, nadiren üç hafta sonrasında da ağrı devam edebilir. Post-herpetik nevralji denilen bu tablo, bazen 12 aya kadar uzayabilir. Çok rahatsız edici, dayanılmaz olabilir. Hastanın uyumasını, çalışmasını engelleyecek düzeyde olduğunda yaşam kalitesini bozar. Ağrı, hareketle ve ısı değişimleriyle artabilir. Ağrılı bölgede uyuşma ve duyu bozuklukları görülür. Tutulan yere göre, işitme kaybı, görme kaybı, beyin iltihabı vb. durumlara da sebep olabilir.
Tedavi uygulamaları olarak genellikle antiviral ilaçlar, ağrı kesici, anti depresanlar, kortikosteroidler verilir. İlaçlarla kesin tedavi mümkün olmayıp, sadece virüsü baskılama ve ağrıyı azaltma sağlanabilir. Aşı uygulaması da bulunmaktadır, fakat bağışıklık sistemi zayıf olanlara önerilmemektedir. Çünkü aşı, zayıflatılmış virüs içerdiği için birden çoğalabilir ve kontrol edilemeyebilir.
İlaçlarla yapılan geçici ve baskılayıcı çözümler dışında, hastalığın etkenine yönelik oldukça etkili adımlar atılabilir. Bağışıklık sisteminin temelden güçlendirilmesi ve buna uygun anti enflamatuar (yani iltihap önleyici) bir beslenme planı uygulanması, temelden tedavi sağlayacak ve hastalığın tekrarlamasını engelleyecektir. Yapılan bazı araştırmalarda, ciltteki lezyonlara ve ağrılı bölgelere anti enflamatuar etkili özel bileşimlerin uygulanmasında başarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Bu özel solüsyonlar, hem lezyonları hızla iyileştirmekte, hem de hastaların bir anlamda hayatını karartan postherpetik ağrıların ortaya çıkmasını önlemektedir.
Yapılan çalışmalar, özellikle kişide altta yatan diyabet, böbrek yetmezliği, romatoid artrit, hipertansiyon ve bazı kanserlerin zona görülme riskini 2- 9 kat arttırdığını ortaya koymaktadır.
Anti enflamatuar etkili beslenme ile bölgesel lezyonlara iltihabı önleyici uygulamalar ve bağışıklık sisteminin ciddi derecede desteklenmesi, hem kişide altta yatan hastalığa, hem de zonaya yönelik olarak temelden çözüm sağlayacaktır. Kısaca, bu etkili yöntemlerle Zona hastalığında çaresiz değilsiniz.
Yazarın web adresi: www.emineakin.com