Ramazan ayının üçte ikisini geride bıraktık. Düşünüyorum da hayatımızdan kaç Ramazan ayı geçti. Yaşa göre değişir tabi. Yılda bir ay olduğunu düşünürsek ve yaşımıza ay hesabı ile bulursak oruçlu geçen günlerimizin çok öyle gözümüzde büyüttüğümüz kadar çok olmadığını görürüz. Yani mi? Her senenin 11 ayı istediğimiz gibi yiyip içerken ne var 1 ay da az yesek ve vücudumuzu dinlendirsek. Hiç olmazsa bir ay. Hayatımızdan uzaklaştırmamız gereken ve sağlığımız için zararlı olan pek çok şeyi bırakmak ve ya azaltmak için bir fırsat oluştursak kendimize. Sigarayı bıraksak mesela, ekmeği azaltsak, şekeri terk etsek… Vücudumuz da böylelikle biraz nefes alsa. İftar saatlerini bulduğumuz her şeyi midemize doldurabileceğimiz bir zaman olarak görmesek, azla kanaat edip orucun ruhuyla ruhlansak…

Ramazan aylarında canım ülkemde bir alışveriş patlaması yaşanıyor. Özellikle akşam iş çıkışlarında iyice acıkmış bir mide ile yapılan alışverişler hem cebi hem mideyi yakıyor. Rakamlar Ramazan aylarında alışverişin yüzde 30 oranında arttığını gösteriyor. Piyasaya 3-4 milyar daha fazla para giriyor. Bizim esnafımız neyse de, Ramazan’la alakası bile olmayan yurtdışı şirketlerin cebine para dolması bayağı gücüme gidiyor doğrusu. Gün boyu açız ya, bırakın akşam da istediğimizi yiyelim canım demeyin. Vücudunuz sizin gibi düşünmüyor çünkü. Bir doktor olarak bunu acil servislerdeki iftar sonrası hasta patlamalarından anlayabiliyorum.

Normal zamandakinin 2-3 katına çıkıyor hasta sayısı. Çoğunun da aşırı yemekle ilgili olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Tabi ki alışverişimizi yapmalıyız, tabi ki güzel sofralar kuralım; ancak bunu kendimizden ziyade Ramazan’ın ruhuna daha uygun olarak fakir, dul ve yetimlere daha güzel ve yeterli miktarda bir iftar sağlayabilmek için yapalım. Ramazan’ın amacı öncelikle Allah’a ibadettir. Sonra aç olan insanların halini anlamaya çalışmaya bir vesile olmasıdır. Elimizdeki kuru ekmek olmasa bile az bir yemekten ve buz gibi bir sudan 11 ay boyunca almadığımız bir lezzeti almamıza neden olmasıdır. Gerçekten Ramazan dışı zamanlarda yemekten bu kadar lezzet alamayız. İşte o lezzeti dilimizden daha ziyade vücudumuzun hissetmesini sağlamak bizi sağlıklı yarınlara biraz daha yaklaştırır. Asıl olan her bulduğu lezzetli şeyi vücuda faydalı mı zararlı mı diye tartamayan dilden ziyade ömrümüze lezzet katacak sağlıklı bir hayata fırsat tanımaktır. İşte Ramazan ayını bunun için bir vesile yapabiliriz. 335 gün kural tanımayan vücudumuza 30 gün kural koyup sınırlayabiliyorsak bizim için umut var demektir. Diğer zamanlarda da bu sınırlamaları yapabileceğimizi gösterir, çünkü oruç eğer gerçekten ruhuna uygun tutulursa -ki, bunu bütün dünya artık kabul etti- hem bedene hem ruha şifadır.

Şifanızın daim olması dileklerimle…