Son yazımda hal yasasının piyasalara can vermesi gerekliliğinin önemine değinmiş ve piyasaları nasıl canlandırabileceğinin üzerinde durmuştum.

Piyasalarda verimli bir şekilde canlanmanın olabilmesi için bu yasanın hem üretici konumunda olan çiftçiyi hem de tüketici olan vatandaşı korumasının oldukça mühim olduğunu belirtmekte büyük fayda olduğunu mülahaza etmek isterim.

Üreticiyi destekleme tarafında öncelikle ithal ürün alımında devletin getireceği çok ciddi vergilerle milli üreticimiz desteklenmeli ve üretimin önü açılmalıdır.

Bu anlamda çiftçinin maliyet kalemleri çıkarılarak bu kalemlerden alınan vergiler düşürülerek kendi çiftçimiz desteklenmeli ve üretimde kullanmış olduğu tüm gider kalemlerinin fiyatlarının düşürülebilmesi için bütün taraflar üzerine düşeni yapmalıdırlar.

Çiftçinin en büyük gider kalemi olan mazot fiyatlarından başlanılarak gübre vb. diğer kalemlerin maliyetlerinin düşürülebilmesi için devletin aldığı vergilerden tutun da ürünü çiftçiye satan ithalatçının karlılığı bile göz önünde bulundurularak ürünlerin fiyatlamaları belirlenmelidir.

Mazot desteği 2010 yılından beri aynıdır bunun enflasyon oranında artırılması gerekmektedir.

Yeni hal yasasının üretici tarafında tüm bu belirttiğimiz hususları içerir bir biçimde düzenlenerek çiftçinin korunmasının ön plana alınarak oluşturulması hem milli üretimin önünü açacak hem de kendi ürettiğimiz ürünleri sağlıklı ve güvenilir bir biçimde tüketilmesi ortamını ortaya koyacaktır.

Bu yapıldığında artık ülkemizde genetiği değiştirilmiş ürünlerin oranının azaldığını ve kendi milli tohum sistemimizin önemli ölçüde geliştiğine de şahit olacağız. Tohum dediğimiz zaman sadece meyve ve sebze tohumu algılanmamalı bunların yanında hayvancılıkta kullanılacak olan damızlıkta algılanmalıdır.

Nüfusu 10 milyondan daha az olan Macaristan’ın yetiştirdiği sığırlardan ürettiği et hem kendi ülkesine yetiyor hem de bu etleri ihraç ediyor. Ülke olarak bizde bu anlamda Macaristan’ın iyi bir müşterisiyiz. Aramızdaki hangi fark bizi et ithal eder bir ülke konumuna getirmiş iken Macaristan’ı et ihraç eden bir ülke konumuna getiriyor bunun çok iyi tahlil edilmesi gerekmektedir.

İlkokulda bize öğretilen üretmiş olduğu tarım ve hayvancılık ürünleri kendisine yeten dünyadaki 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin artık aynı düzeylere gelmesi hal yasasında bu hususlara gereken yerin verilmesiyle doğru orantılıdır.

Avrupa ülkelerinde et fiyatları Türkiye’deki et fiyatlarının yaklaşık %40’ı civarındadır. Avrupa ülkelerindeki gelir seviyesiyle kıyasladığımızda bizdeki et fiyatlarının çok daha üst seviyelerde olduğu maalesef herkesin malumudur.

Yeni hal yasasının tüketici tarafını korumasıyla ilgili olarak ise üreticinin korunmasıyla maliyetlerdeki düşük fiyatlamalar ürün fiyatlarının da düşük oluşmasına sebep olacaktır. Dolayısıyla da vatandaş tüketeceği ürünleri daha uygun fiyatlarla tüketecektir.

Tüketici güven endeksinin ekim ayında eylül ayına oranla %3.4 azaldığı ülkemizde tüketicinin güveninin artırılması için hal yasasıyla alınacak tedbirlerin önem derecesi de oldukça yüksek olacaktır.

Vatandaşın cebine yansıyacak olan ürün fiyatlarında ki taşıma ve lojistik maliyet kalemlerinin dünya standartlarına uygun olarak yapılandırılması şarttır.

Gelişmiş ülkeler özelikle bu kalemlerde nasıl bir metot ile çalışıyorlarsa bizlerin de böyle çalışması yasanın bu anlamdaki sorunları çözecek nitelikte olması ve tüketici tarafını koruyan niteliklere sahip olması yeni hal yasasının olmazsa olmaz hususları arasında yer almalıdır.