Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’dan sonra baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı Körfez’de Kuveyt’i ve Katar’ı ziyaret ediyor.
Türkiye, bu iki ülkeyle eskiden beri iyi ilişkilere sahip.
Fakat bu ilişkiler Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın Doha’ya abluka uygulamaya başlamasıyla birlikte farklı bir boyut kazandı.
Sadece Körfez değil tüm Ortadoğu önümüzdeki dönemde yeni krizlere ve gerginliklere gebe.
Bu süreçte Türkiye-Katar ve Türkiye-Kuveyt ilişkilerinin daha da gelişmesi bekleniyor.
Çünkü Türkiye’nin gücü ve samimi dostluğu, Suudi Arabistan ve İran kıskacından bunalan ülkelere üçüncü bir alternatif ve çıkış yolu sunuyor.
Bölgenin dizaynına kalkışan yeni yetme prenslerin oynadığı tehlikeli oyunun Türkiye’yi de tehdit ettiği gerçeğini göz önüne alınca, Ankara’nın da Doha ve Kuveyt gibi başkentlerle safları sıklaştırmaya ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’nin Körfez’de ilişkilerini geliştirebileceği bir ülke daha var:
Umman Sultanlığı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ekim sonu Maskat’ı ziyaret etti ve başta mevkidaşı Yusuf Bin Alevi olmak üzere Ummanlı yetkililerle görüştü.
Görüşmelerde Türkiye ve Umman arasındaki ikili ilişkiler ile bölgedeki son gelişmeler ele alındı.
Çavuşoğlu’nun Maskat ziyareti sırasında Umman Sultanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ülkesine davet ettiği açıklandı.
Erdoğan’ın Maskat’a yapacağı ziyaretin tarihi henüz kesinleşmiş değil.
Umman, sessiz sakin fakat Körfez’deki dengeler açısından kritik bir ülke.
Birçok konuda Suudi Arabistan’dan farklı düşünen ve İran’la iyi ilişkileri olan, bu nedenle Riyad tarafından “sürüden ayrı uçmak”la suçlanan Umman, Katar krizinde de Doha’nın yanında yer aldı.
Maskat’ın Riyad’la görüş ayrılığı yaşadığı bir dosya da Yemen.
Türkiye’nin bugüne kadarki Yemen politikası genelde Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez İşbirliği Konseyi’nin Yemen planını destekleme üzerine kuruluydu.
Fakat artık bu politikanın gözden geçirilmesi ve revize edilmesi gerekiyor.
Nisan 2015’te Erdoğan’ın gündeme getirdiği beş ayaklı bir çözüm planı söz konusu olmuştu.
O girişimden herhangi bir sonuç alınamadı.
Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez koalisyonunun askeri müdahalesine rağmen Yemen’de sorun çözülebilmiş değil.
Bilakis gerek koalisyon uçaklarının gerçekleştirdiği hava saldırılarında ve gerekse Husiler’in saldırılarında onlarca masum insan hayatını kaybediyor.
Ülke, açlığın ve salgın hastalıkların pençesinde kıvranıyor.
Katar kriziyle birlikte Körfez İşbirliği Konseyi fiilen sona erdiğine göre, KİK’in Yemen planı da ortadan kalkmış demektir.
Türkiye, Yemen halkı için elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Gemilerle gıda ve ilaç gönderiyor.
Fakat bu yardımlar yaraya bir nebze merhem olsa da asıl sorunu ortadan kaldırmıyor.
Ankara’nın farklı bir açılım yapmasının ve inisiyatif almasının vakti geldi.
Erdoğan’ın Umman ziyareti bunun için iyi bir fırsat olabilir.
Ankara ve Maskat’ın birlikte geliştirecekleri bir plana Kuveyt ve Katar da destek verebilir.
Yemen’i arka bahçesi gibi gören Suudi Arabistan böyle bir girişimden rahatsız olacaktır.
Bu hiç önemli değil.
O coğrafyayla ve Yemen halkıyla bizim de ortak tarihimiz ve güçlü gönül bağlarımız var.
Ayrıca Suudi Arabistanlı Bakan Rakka’da PKK’yla görüşürken Türkiye’nin Suudi Arabistan’ı kızdırmamak için Yemen’de insanlık adına atması gereken adımlardan kaçınması düşünülemez.