İsviçre’nin Lozan kentinde önceki gün yapılan Suriye toplantısından herhangi bir karar çıkmadı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Halep’ten El Nusra teröristlerinin bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Bu bölgede özellikle, muhalefetin de El Nusra’dan ayrılması gerekiyor” dedi.

Çavuşoğlu’nun bu sözleri birçok soruyu da beraberinde getirdi.

Çünkü artık El Nusra diye bir grup yok.

El Nusra lideri Ebu Muhammed El Colani, Temmuz sonunda El Kaide’yle irtibatlarını kopardıklarını ve artık Şam’ın Fethi Cephesi adı altında faaliyet göstereceklerini açıklamıştı.

Dolayısıyla bakanın işaret ettiği grup Şam’ın Fethi Cephesi olsa gerek.

El Cezire kanalının ünlü simalarından Suriyeli Faysal El Kasım, Çavuşoğlu’nun açıklamasının ardından kafalara takılan o sorulardan en can alıcısını gündeme getirerek şöyle dedi:

“Suriyeli Sünni grup Şam’ın Fethi Cephesi’ne Halep’i ve halkını savunmak yasak fakat Iraklı Şii grup Ebu’l Fadl Abbas Tugayı’na Halep halkını boğazlamak serbest mi?

Suriyeliler hangi gruptan olursa olsun radikalleri Suriye’de istemiyor. Suriye’nin ikinci bir Afganistan olmasını istemiyorlar. Fakat Sünni grupların kovulup yerine Şii grupların getirilmesini de istemiyorlar.”

Suriye’de başta Hizbullah olmak üzere halka karşı savaşan onlarca Şii milis grubu var.

Neden hiç kimse onların da derhal Suriye topraklarını terketmesi gerektiğinden bahsetmiyor.

Üstelik Suriyeli de değiller.

Bölge üzerinde operasyon yapanlar, Şii milisleri terör örgütü olarak değil müttefik olarak görüyor.

Ne kadar cinayet işlerse işlesin ve katliam yaparsa yapsın sessiz kalmalarının ve hatta desteklemelerinin nedeni bu.

Fakat en azından Türkiye bu konuda doğru yerde durmalı ve adil davranmalı.

Iraklı Şii milis gruplarının Sünni kenti Musul’a girmesinin bölgede yıllarca sürecek bir mezhep savaşına yol açabileceği uyarısında bulunan Ankara, aynı grupların Irak’tan gelip Suriye’de halkı katletmesini kabul edilebilir olağan bir durum gibi göremez.

Çavuşoğlu’nun “El Nusra Halep’ten çekilmeli” derken en azından Şii milislere de dikkat çekmesi ve kenti terketmelerini istemesi gerekirdi.

Bir diğer soru da şu:

“El Nusra’nın ya da Şam’ın Fethi Cephesi’nin Halep’ten çekilip çekilmediğine kim karar verecek?”

Ahraru’ş Şam ve Ceyşu’l İslam gibi grupların da terör örgütü olduğunda ısrar eden Rusya mı yoksa Şii milis gruplarını Suriye’ye dolduran İran mı?

Bugüne kadar birçok ateşkes girişimi “El Nusra hariç” denildiği için başarısız oldu.

El Nusra’yı vurma bahanesiyle hava saldırıları devam etti.

Yine aynı şekilde olayın bir “Nasreddin Hoca çivisi”ne dönmesi, yani “El Nusra henüz Halep’ten çekilmedi” bahanesiyle Rusya’nın Halep’i bombalamayı sürdürmesi ihtimali var.

Farzedelim ki Şam’ın Fethi Cephesi Halep’ten çıkmayı kabul etti.

Yerine kim girecek?

Kuşatma altındaki kent rejim güçlerine ve Şii milis gruplarına mı teslim edilecek?

Lozan’da kurulan o masada bu konu ne kadar ele alındı, bilemiyoruz.

Pekii ya Şam’ın Fethi Cephesi Halep’ten çekilmeyi kabul etmezse ne olacak?

Etraflarında irili ufaklı Şii milis grupları cirit atarken Suriyeli devrimcilerin DAEŞ’e karşı ortaya koydukları net tavrı Şam’ın Fethi Cephesi’ne göstereceklerini sanmıyorum.

Bugünlerde Başika nedeniyle Türkiye’yi tehdit yarışına giren Şii milis grupları da tıpkı DAEŞ gibi sorunun bir parçası.

Söz konusu grupların Irak’ta ve Suriye’de estirdiği terörü görmezden gelen her türlü çözüm planı başarısız olmaya mahkumdur.