Vatandaş bir ülkede veya coğrafyada yaşayan her bir birey, her bir insan, her bir kişi yani biz (ben, sen, o…).
Ülkenin tamamını oluşturan bireylerin kendi finans yönetimleriyle ülkenin finans yönetimi arasında sıkı bir ilişki vardır aslında.
Herkes kişisel anlamda bütçesini iyi yönetebilirse sosyal refahın artması ve dolayısıyla da yaşam koşullarında ciddi bir iyileşme söz konusu olacaktır.
Yani cebimizdeki tutara göre alışveriş yapmak, kasamızda ki tutara göre borçlanmak ve gelirimizin büyüklüğüne göre harcamak veya harcamamak.
Genel anlamda çevremize baktığımızda herkesin finansal anlamda durumundan şikâyet ettiğine şahit oluyoruz.
Bu şikâyette kişilerin kendi finans yönetimlerini nasıl yaptığına bir göz attığımızda maalesef genel anlamda yakın derecede ki çoğunluğun gelirinin çok üzerinde harcadığını ve borçlandığını görüyoruz.
Borçlanmaların birçoğunun kredi kartı üzerinden olduğunu düşündüğümüzde ödenemeyen borç kalanlarının tekrar yeni faizlerle yükseldiğini sonuçta da ödenemez bir hal aldığı gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Tüm bu olumsuz finansal durumlardan uzak olabilmek aslında kişinin kendi elindedir.
Öncelikle kişiler kazandıkları paradan fazlasını hiçbir durumda ve hiçbir şekilde harcamamalıdırlar.
Yani aylık gelirin 2500 TL ise aylık tüm harcamaların 2500 TL’yi geçmemelidir. Hatta 2000 TL’yi geçmesin ki belki sonraki dönemlerde ek harcama yapman gerekebilir onun için de kenarda 500 TL kalabilsin.
Bir diğer önerim herkes kendi özel bütçesini oluşturmalıdır. Bütçe dışında ki yerlere hiçbir şekilde harcama yapılmamalıdır.
Bütçe oluşturulurken genel ihtiyaçlar göz önüne alınmalı özel ihtiyaçlardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
Yaz aylarında tatil yapmak genel bir ihtiyaçtır çünkü insan dinlenmesi gereken bir varlıktır. Bu tatili (eğer bütçenizi aşıyorsa) 5 yıldızlı son sistem otellerde geçirmek ise özel bir ihtiyaçtır. Kişi oluşturduğu bütçesine uygun bir yerde tatilini geçirmelidir.
Vatandaşın kişisel finans yönetimini verimli yapabilmesi için sabit maliyetlerini oldukça düşük düzeylerde tutması gerekmektedir.
Sabit maliyetlerin içerisine kira, elektrik, su vs. giderler girmektedir.
Ayrıca finans yönetiminde kişilerin tasarruflu bir şekilde hareket etmeleri de oldukça önemli bir husustur.
İsraftan kaçınarak hayatı yaşamak, lüks düşkünü olmadan hayat sürmek ve kendi hayat seviyemizin altında yaşamaya çalışan insanlar olduğunu düşünerek bir hayat felsefesi oluşturmak.
Ama üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde lüks yaşam ve israf almış başını gitmiştir. İnsanlar bu iki olgudan uzak durmadığı müddetçe bütçeleri her zaman açık verecektir.
Tüm bunların yanında kişiler yatırım yapmalıdırlar ki emekli olduklarında veya çalışmayı bıraktıklarında hayatlarını istedikleri gibi yaşayabilecekleri gelirleri devam edebilsin.
Yatırım gerek kişilerin gerekse de ülke ekonomilerinin itici gücü konumundadır.
Yatırım bugünler için istihdamı ve ekonomide ki canlılığı artıran bir etki yarınlar için ise geleceğimizin maddi anlamda sigortasıdır.