Başbakan Ahmet Davutoğlu, ulusal gazetelerin Ankara temsilcileri ile Çankaya Köşkü’nde kahvaltılı toplantıda bir araya geldi. Başbakan Davutoğlu, söze başladığında son günlerdeki sarsıcı gelişmelerin neden olduğu hüzün ve yorgunluğun yanı sıra terörle baş etmek konusundaki azim ve kararlılığın ses tonuna yansımakta olduğunu fark etmemek imkansızdı. Başbakan, ilk andan itibaren devletin tüm birimleriyle faillerin bulunması için teyakkuzda olduğunu, çalışmaların ivedilikle yürütüldüğünü vurguladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun teröre karşı ortak deklarasyon talebine yanaşmadığını, iç siyasete yönelik açıklamalarını ise üzücü bulduğunu söyleyen Davutoğlu, gündemdeki konularla ilgili şunları söyledi:

KAOSA DÜŞÜREMEDİLER

“Toplum olarak bu sınavdan yara almadan, psikolojik ortamdan çıktığımızı düşünüyorum. Birilerinin Türkiye’yi kaosa düşürme amacına fırsat verilmemiş oldu. İkinci aşama, Türkiye’yi suhuletle seçileme götürmemiz. Önümüzdeki dönem bu acının etkilerini rehabilite ettiğimiz, milli iradenin sandığa yansıması için çaba sarf edeceğimiz bir dönem. Ne olursa olsun Türkiye 1 Kasım’da sandığa gidilmeli. Sandığa gölge düşürecek tavra girmemiz doğru değil. Seçim gerçekten aşı olmak gibidir. Bünyeyi kuvvetlendirir, siyasetin meşruiyet alanını açar.

BAHÇELİ’NİN ‘HAYIR’LARI

Eğer böyle bir terör saldırısı karşısında benim sağ tarafımda CHP’li, sol tarafımda MHP’li Başbakan Yardımcısı olsaydı, daha milli birlik görüntüsü olmaz mıydı? Bu saldırıyı daha kolay göğüslemez miydik, niye bizi yalnız bıraktınız? Çekildiniz kenara, AK Parti tek başına bu terörle mücadele sorumluğunu üstleniyor, bir taraftan da acımasızca eleştiriye maruz kalıyor. Terörle mücadelenin sözde başsavunucusu en önde gelen ismi Sayın Bahçeli ne diyor: ‘Hem sorduğun her şeye hayır derim hem de seni sürekli eleştiririm.’ Ülkenin karşı karşıya kaldığı riskler konusunda bizi yalnız bıraktılar, tek başına, yalnız mücadele etme zorunluluğu doğdu.

KOALİSYON TURLARI

Kuramadık tamam bu bitti, başka bir aşamadayız. 4 yıllık bir hükümet kurmuş olsaydık 180 derece değişmesi gereken dış politika, eğitim konularında ihtilaf çıkardı, o koalisyon yürüyemezdi.

Yeni bir seçime gidiyoruz, şu anda takınacağımız tavırlar, 1 Kasım sonrasının psikolojisini etkiler. 1 Kasım sonrası yeni bir siyasi kültür ve dilin inşa edilmesi lazım. Türkiye, ateş çemberi içinde. Demokrasimizi güçlendirmezsek zorluklarla karşılaşırız. Bu olayların hepimizi muhasebeye sevk etmesi ve silkelemesi lazım.

MİLLİ BİRLİĞİ GÜÇLENDİRME MİTİNGLERİ

İki kriter var: Halkımızın acıları devam ederken mitinglerin bu mahiyette sürmesini uygun görmedim. Ama bir taraftan da terörün oyununa gelmemek için hayatın normalleşmesi lazımdı. Tam da bu saldırıyı yapan odaklar, hayatın akışı değişsin isterler. Teröre karşı mücadelede en önemli husus, toplum psikolojisinin etkilenmesine mani olmak, sonra da hayatı normale döndürmektir. Bu çerçevede, HDP’nin çağrılarını hiç iyi niyetli görmüyorum, terörün hedeflerine katkıda bulunan çağrılar bunlar. Dolayısıyla, mitingleri bütünüyle iptal etmeyi düşünmüyoruz. Bundan sonraki birkaç mitingimizi, teröre karşı dayanışma şeklinde, milli birliği, kardeşliği güçlendirme mitingleri olarak tertip edeceğiz.

KATLİAMIN FAİLLERİ

Bu sabah da bilgi aldım. İki iz üzerinde yürüyor arkadaşlar. İkinci saldırganın irtibatları konusunda da araştırmalar yürüyor. Önceden planlandığı konusunda mesafe kat ediliyor. Bunlar da iki farklı örgüte ilişkin bulgular içeriyor. Örgütler arası işbirliği var mı, onu çıkarmaya çalışıyoruz. İki bombacı olay yerine, biri çantayla, diğeri yelekle geldi. Eylemin nasıl yapıldığına dair bilgilere ceset parçalarından ulaşıldı. Faili meçhul bırakmayacağız, karşılık anlamında gereği yapılacak.

TERÖRİST CENAZESİNİN YERDE SÜRÜKLENMESİ

Cizre’de 2 polis görevden alındı. Fotoğraf gösterildi bana, bu kabul edilemez dedim. Raporda herhangi bir sansür istemiyorum dedim. Ardından güvenlik toplantısı yaptım, güvenlik bürokrasisinden hiç kimse, ne emniyet ne istihbarat ne de askeri yetkililerden bir kişi de ‘Efendim bizim mücadelemizi olumsuz etkiler, bunu erteleseniz, bekletseniz’ diye bir görüş belirtmedi. ‘Bu, bizim mücadelemize en büyük darbeyi vurmuştur, meşruiyetimize gölge düşürmek isteyen bir tavırdır, gereğini yapınız’ dediler. Askerler, ‘Tunceli’de operasyon yürürken dağda bazı teröristler öldürülmüştü, helikopterle Malatya’ya getirdik, otopsilerini yaptırdık, ailelerine verdik’ dediler. Tebrik ettim hepsini. 90’lı yılların mantığında ise, oralarda bir yerlere bırakın, denirdi.

PKK’NIN STINGER FÜZESİ ALDIĞI HABERLERİ

Amerika, Musul’da Irak ordusuna en sofistike silahları verdi değil mi, Irak ordusu çekildi, bu silahlar DEAŞ’a kaldı. Şu anda PYD’ye verilen yardımın PKK’ya gitmeyeceği konusunda hiç kimse bize inandırıcı bir gerekçe söyleyemez. Türkiye’de kullanıldığını tespit edersek, PKK’ya yaptığımız müdahaleyi yapar, bulunduğu yerde silahları yok ederiz. Bu silahlar Türkiye’ye sokulup askerimize polisimize zarar verir mahiyette olamaz. Bunu hem ABD’ye hem Rusya’ya ilettik. ABD nezdinde gerekli diplomatik girişimler yapılacak, bunu hiçbir şekilde kabul etmediğimiz kendilerine bildirilecek.

NEDEN TÜRKİYE?

Türkiye, 2003-2011 tarihleri arasında bölgede yükselen bir güç, bir başarı hikayesi ve İslam ile demokrasiyi birleştiren ülke değil, bunu bir ekonomik kalkınmaya dönüştüren ülke. Arap Baharı, bundan ilham alan bir gelişme. 2013’ten bu yana Türkiye’nin her türlü tehditle uğraşması için bazı şeyler yapıldı. Gezi olayları, 17-25 Aralık, Kobani eylemleri… Birileri, Türkiye’yi, etkisini ve gücünü kırarak savunma pozisyonuna getirmek istiyor. 1 Kasım seçimlerine giderken de… 7 Haziran seçimlerinin ana sorusu; ‘HDP barajı aşacak mı aşmayacak mı?’idi, 1 Kasım ise, ‘AK Parti tek başına iktidar olacak mıdır?’ sorusudur. Bu eylemin hedefi; demokrasiyi tehdit etmek, seçim sonuçlarını etkilemek. AK Parti olarak gerilimin tarafı olmayacağız.