Bu topraklara boşuna Anadolu denmenmiş; bir ana gibi sessiz, vakur, ağırbaşlı ve olabildiğine merhametli… Kimin başı sıkışmışsa bu topraklara sığınıyor, kimin canı yanmışsa bu topraklarda emniyet buluyor, kimin yüreği yanmışsa bu topraklarda soluklanıyor. Türkiye, bir ana gibi kucağını açmış, evlatlarını bağrına basıyor.

Merhamette ana gibi hareket eden bu topraklar, aynı zamanda gözü kara bir baba gibi davranmasını da iyi biliyor. Dara düşen kim olursa ona elini uzatmayı, her türlü riske rağmen onun yanında durmayı, gerektiğinde onu sırtında taşımayı iyi biliyor. Kaç zalim bir araya gelirse gelsin, mazlumlar ne kadar güçsüz olursa olsun, elinden geldiğince yardımda bulunmayı ihmal etmiyor.

Ama hep tek başına, hep yapayalnız… Biliriz; bu ülke kimseden takdir beklemiyor, kimsenin aferinine ihtiyacı yok. Ama keşke, bu ülkenin yaptıklarını doğru anlasalar, hakkını teslim etseler, gayretini görmezden gelmeseler. Hadi bunları geçtik, bari iftira atmasalar, dezenformasyona başvurmasalar, insanların gözünün içine baka baka yalan söylemeler.

Aman dileyene elini uzatmakta bir an bile tereddüde düşmeyen Türkiye… Nerede bir mazlum varsa ona kapısını, kucağını, sofrasını açan Türkiye… Elinde ne varsa kendisine sığınanlarla paylaşan Türkiye. Kendisine taş atanı, kendisine silah çekeni, kendisini sırtından vurana dahi sahip çıkan Türkiye… Ama tüm bunlara karşın her defasında suçlanan, hata işlemiş gibi azarlanan, bir yanlış yapmış gibi davranılan, cümle âleme ispiyonlanan da Türkiye…

Kobani’de yaşanan IŞİD terörü karşısında Türkiye’ye karşı takınılan tavır, bu kadar da olmaz dedirtecek cinsten. Özellikle sosyal medya üzerinden başlatılan kampanya ile Türkiye, IŞİD’e destek veren, teröristlere kucak açan bir ülke imiş gibi lanse edilmeye çalışılıyor. “IŞİD’in merkezi Ankara, Kobani düşerse tüm Türkiye düşer” diyecek kadar pervasızlaşan bu lüzumsuz güruh, yalan yanlış bilgilerle, usta işi dezenformasyonla insanları tahrik etmenin, galeyana getirmenin, ülkeyi kaosa teslim etmenin planlarını yapıyorlar.

Suriye’den gelmek isteyen herkese istisnasız kapısını açan, yaralı her kimse hastanelerine kabul eden, mazlum dostu Türkiye’ye yapılan bu pervasız saldırılara artık bir dur denilmeli. HDP ve yandaşları, her şartta Türkiye’yi suçlayan zehirli dili bir an önce terk etmeli. HDP ve yandaşları, Türkiye’nin, bölgenin barışı ve istikrarı için sarf ettiği çabasını, gayretini yok saymaya ayarlı hastalıklı bakış açısını geride bırakmalı. Hayatlarını terör faaliyetleri içerisinde geçirmişlerin Türkiye’yi teröre destek vermekle suçlaması, kesinlikle kabul edilemez.

İnsanlığın son adası Türkiye’nin sabrı bu kadar zorlanmamalı. Bu topraklarda yaşayıp da bu ülkeye ihanet etmenin yollarını arayanlara fırsat verilmemeli. Merhum Mehmet Akif’in yıllar öncesinden dediği gibi; “Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam/ Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam/ Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum/ Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!”