Yaşadığımız modern zamanlar, enformasyonun gelişmesi ve enformatik araçların yaygınlığı nedeniyle, ‘İletişim Çağı’ olarak da nitelenmektedir.

Küresel haberleşmenin bu gelişim içinde anlık bir hız kazanması elbette ülkeleri olumlu/olumsuz etkilediği gibi toplum ve bireylerini çok yönlü etkilemektedir.

Küresel sistemin kendi içinde çeşitli sebeplerle doğurduğu irrasyonelleşen yapılar, sivil toplum örgütleri, aktivistler, terör örgütleri, dernek ve vakıflar vs. içinde bulundukları sisteme yönelik, bireysel ve kitlesel ürettikleri eylemleri besleyen,  sosyal, kültürel ve siyasi yapıların finans kaynaklarını hızla kurarak, ”endüstriye” dönüştüler.

”Endüstri” kavramında, bu küresel değişim/dönüşüm içinde, ‘devamlı veya belli zamanlarda, makine ve benzeri araçlar kullanarak bir madde veya gücün niteliğini veya biçimini değiştirecek toplu üretimde bulunma…’ şeklindeki ekonomik tanımının ötesinde, alanı dışına taşan bir ıstılahi tanım kazanmıştır…

Geldiği nokta itibarıyla, kendilerine mahsus bir ideolojileri olan, türetildikleri bölgelerin etnik kimlik ve kültürel renklerini taşıyan, kendilerine mahsus iletişim araçları ve örgütlenme biçimleri bulunan, terör örgütleri, küresel sistem içinde, küresel/bölgesel/yerel güçlerin bir birlerine karşı kullandıkları, bir alan/mevzi kazanma aracı (taşaronu) haline zorunlu olarak dönüştüler.

Terör örgütleri artık bu yapılanmaları itibarıyla küresel savaş endüstrisinin farklı bir parçasıdır.

Küresel güçler açısından terör örgütleri, kendi finansmanlarını kendilerin sağladığı, ordulardan ve paralı askerlerden daha maliyeti düşük, sevk ve idaresi daha kolay ve spesifik savaş araçlarıdır.

Aynı zamanda terör örgütleri, savaşın politik sonuçları itibarıyla riski kendilerine rahatlıkla yüklenilebilen en rantabl savaş araçlarıdır.

Reklam sektörü, endüstriyel ürünlerin tüketiciye/pazara sunulma zorunluluğundan nasıl doğduysa, terör endüstrisinin, kendi pazarına sunum araçları olan iletişim araçları da benzer zorunluluktan kendiliğinden doğmuştur.

Medya, bu küresel sistem içinde oluşan terör endüstrisinin en kolay kullanılabilen iletişim aracıdır.

Aynı zamanda medya açısından bu endüstri, inanılmaz reyting sağlayan maliyetsiz bir malzemedir. Aynı şey terör endüstrisi açısından medya için geçerlidir.

Medyanın, terör endüstrisinin bir iletişim aracı olması bu vahşi küresel pazar içinde kaçınılmazdır.

Öte yandan internet üzerinden gelişen yaygın sanal ortam, terörün bireylerin üzerinde doğurduğu psikolojiyle terör eylemini amaçlarına taşıyan önemli bir iletişim aracı haline gelmektedir.

İletişim araçları olmadan, terör endüstrisinin amaçlarının birçoğuna ulaşması imkânsızdır.

Hem medyanın ve hem de internet/sanal ortam üzerinden bireylerin terörün iletişim araçları haline gelmesini önlemenin şu iki yoldan başka bir üçüncü yolu yoktur;

Birincisi, yasal yollarla engellenmesi ve diğeri ise, bilinçli ve ahlaki duyarlılığı yüksek bir medya ve toplumun oluşmasıdır.

İkinci önlem kısa zamanda gerçekleşmesi mümkün olmadığına göre zorunlu olarak yasal yollarla, medya ve sanal ortam terörün iletişim araçları olmaktan çıkarılmalıdır.

Terörün, teröre maruz kalan ülkeler tarafından tamamen bitirilebilmesi, uluslar arası güç dengelerinden,  iç politik, kültürel alanlara kadar, bir çok spesifik alanlara hakim olma güç ve kabiliyetine bağlıdır.

Şu unutulmamalıdır ki Terör ve oluşturulan terör endüstrisi, küreselleşen dünyanın, savaş araçlarından bir araç ve küresel savaş endüstrisinin bir parçasıdır.

Bu bağlamda örneğin bir PKK&DEAŞ&DHKP-C vs. terör örgütü yoktur. Her küresel gücün bir PKK’sı, bir DEAŞ’ı, bir DHKP-C’si vardır. Sizin için terör örgütü olan bir savaş sektörünün irrasyonel savaş aracı, müttefikiniz olan bir ülke için olmayabilir.

Hangi küresel güçle rekabet içindeyseniz, size muhatap olacak olan terör örgütü buna bağlı olarak değişecektir…