Türkiye yeni yüzyıla hazırlanırken tarım, gıda ve hayvancılık alanında ezber bozan bir çalışmaya imza atıyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, planlı ve sözleşmeli üretim politikalarının en önemli noktası olan veri elde etmek amacıyla TÜİK ile yapılacak iş birliği çerçevesinde tarım sayımı yapılacağını duyurdu.

Bugüne kadar ciddi anlamda tarımsal destekleme yapan Tarım Bakanlığı, bu konuda hem envanter eksikliği yaşıyor hem de verimlilik konusunda sağlıklı geri dönüş alamıyordu.

Planlı üretim için ilk adımı atan Bakanlık, tarımsal sayım süreci başlatarak ne gibi kazanımlar elde edecek?

Bakan Yumaklı, bu soruya şu şekilde cevap veriyor:

“Bu çalışmalar tarımsal üretimle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli vizyonel politikaların belirlenmesine katkı sunacak.

İstatistik, işletme bilgisi, hayvan sayısı, arazi bilgisi gibi akla gelen tüm tarımsal veriler sayılarak kayıt altına alınacak.”

Bakan Yumaklı, ‘tarımsal üretimde sürdürülebilirliği, verimliliği, kaliteyi ve kayıtlılığı daha da artıracaklarını’ özellikle belirtiyor.

Bu çalışma neden bu kadar önemli? Bu sorunun cevabını yine Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın “teşvik” ve “hibe” açıklamasından anlamak mümkün.

Ne demişti Bakan Yumaklı:

"Kırsal kalkınma başlığı altında 21 senede 90 binden fazla projeye yaklaşık 87 milyar liralık hibe desteği verdik."

Vermesine verdik de bu desteklerin geri dönüşlerinde ciddi sıkıntılar yaşadık.

Kontrol ve denetim mekanizması ayağı eksik kalmıştı.

Verimlilik noktası meçhuldü.

Ahlaki yaklaşım açısından daha kötü örnekler yaşadık. Mesela, yonca ekmek için destek alan çok sayıda insanın İstanbul’da kendilerine ev inşa ettiğini yine resmî kaynaklardan öğrendik.

Özetle;

Türk tarımı son yıllarda bir savrulma yaşıyordu.

Peki tarım sektörü sürdürülebilir ve izlenebilir politikalarla kontrol altına alınabilirse ekonomiye ne gibi katkıları olabilir?

Daha açık bir ifadeyle ekonomi rayına oturur mu?

Kısa ve orta vadede olumlu sonuçlarını göreceğimiz kesin!

Peki tarım sektörü nasıl kontrol altına alınabilir?

Birincisi, Bakanlığın yaptığı bu “sayım” çalışması.

İkinci olarak üretim ve iş gücü fırsatçılığından kaynaklanan tekelleşme sürecinin acilen kontrol altına alınması ve üretimin tabana yayılmasını sağlamak.

Bu çalışmalar, ilaç endüstrisinin sıkı denetimlerle kontrol altına alınmasıyla taçlandırılabilir.

Yerel satış sisteminin desteklenmesiyle de zirveye ulaşır.

Tarım sektörü ıslah edilirse ne gibi kazanımlar elde edebiliriz?

İstihdam sorunu çözülür.

Göç sorunu çözülür.

İç ticarette rekabet ortamı oluşur ve fiyatlar düşer.

Buna bağlı olarak milletin satın alma gücü artar. Daha da önemlisi insanlar kaliteli ürün tüketir. Bu da nesillerin geleceği için büyük önem taşımaktadır.

Tarladan sofraya gıda arzında oluşan sıkıntılar ortadan kalkar. Hal kayıt sistemi kontrol altına alınacağı için çiftçinin alın teri birileri tarafından sömürülemez. Tarlada 15 liraya alınan sebze-meyve markette 55 liralara satılamaz.

Tarımsal üretim gücü ve zengin ürün çeşitliliğiyle dış ticarette ihracat başarıları yaşanır. Sağlanan döviz girdisi ise cari açığa ilaç olur.

Tarım ve Orman Bakanlığı ciddi hamleler yapıyor. Eğer bu girişimler tabana adil olarak yayılır ve başarılı olursa enflasyon canavarı milletin boğazından, midesinden ve cebinden elini eteğini çekmeye başlayacaktır.