Bir konunun sadece olumlu yanlarını görüp olumsuz yanlarını göz ardı etmenin veya olumsuzluklarına odaklanıp elde edilen faydayı görmezden gelmenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığı kanaatindeyim.

Bu durum süt sektörü için de geçerli. Bir kesim, süt hayvanlarının;

insanlara hastalık bulaştırabildiği,antibiyotik direncine katkıda bulunduğu,Dünyadaki toplam arazinin %7’sini kullandığı,beslenmesi için üretilen yemin yüksek miktarlarda besin ve su gerektirdiği ayrıca su kirliliği, ve ormansızlaşmaya neden olduğu,bağırsaklarında oluşan metanın sera gazı emisyonunu artırarak küresel ısınmaya katkıda bulunduğu, bu nedenle süt hayvancılığının sınırlandırılması gerektiğini savunmaktadır.

Ancak süt hayvancılığının hayvansal üretimin adeta lokomotifi olduğu, süt ve süt ürünleri üretimi ile tüketiminin insanlara ve doğaya çeşitli faydalar sağladığı, ayrıca sütün, dünya çapında en fazla üretilen ve en değerli tarım ürünlerinden birisi olduğu göz ardı edilmemelidir.

Süt yerel bir üründür. Neredeyse tüm ülkelerde üretilir ve tüketilir.

Süt aynı zamanda küresel bir ticari değerdir. Süt ve süt ürünleri, dünya çapındaki tarımsal ticaretin yaklaşık % 14’ünü oluşturur. Elbette bu miktarın büyük bölümü süt tozundan kaynaklanır.

Süt hayvanları adeta fabrika gibidir. Her gün üretilen süt ve süt ürünleri çiftçiler için, düzenli bir besin ve gelir kaynağıdır. Süt hayvanlarının ürettiği gübre, tarım, enerji ve inşaat sektöründe kullanılabilmekte ve pazarlanabilmektedir. Her yıl doğan yavru da hem işletme gelirine hem de hayvancılığa katkı sağlar.

Süt ve süt ürünleri beslenme için gerekli olan protein, karbonhidrat, yağ, kalsiyum, magnezyum, selenyum, riboflavin, B5 ve B12 vitaminleri gibi önemli besinleri içerir.

Süt hayvancılığı, kırsal alanda kadınlar için bir iş kapısı ve uğraştır. Dünyadaki çalışma çağındaki kadınların yaklaşık dörtte biri bu sektörde çalışmaktadır.

Süt ürünlerinin üretimi, sadece çiğ süte katma değer sağlamakla kalmaz, aynı zamanda iş yaratır. Dünya genelinde yaklaşık 240 milyon kişi doğrudan veya dolaylı olarak süt sektöründe çalışmaktadır. Ayrıca Dünya çapındaki yaklaşık 150 milyon mandıranın bir milyar insanın geçimini sağladığı varsayılmaktadır.

Dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada süt sektörü çok önemlidir. Yapılması gereken ise bahsedilen olumsuzlukları en aza indirmektir.

Hastalıklarla mücadelede sütün pastörizasyonu ile çiğ süt ve süt ürünlerinin tüketiminin önlenmesi gerekmektedir.

Mera alanları ve otlaklar ıslah edilerek, süt hayvanlarının insanların tüketmediği bu düşük değerli otları yüksek kaliteli protein ve mikro besin elementlerine dönüştürmesi sağlanmalıdır.

Sera gazı üretiminin azaltılması için ise verimliliğin artırılarak kg süt başına oluşan emisyonun azaltılması sağlanmalıdır.