Son iki haftada toplam 17 hedefin 11’inin neler olduğunu ve dünyanın bu hedeflerde nerelerde olduğunu ortaya koyduktan sonra kalan 6’sından da bugün bahsederek genel bir perspektif çizmiş olacağız.
Sorumlu tüketim ve üretim konusunda eğitimler vererek insanların bu konularda bilinçlenmesini sağlayarak bir anlamda israfın önüne geçmek.
Yani gelirin ve ihtiyacın doğrultusunda üretmeli ve tüketmelisin anlayışının yaygınlaştırılması.
Gelinen noktada bu hedefe yaklaşılamadığı hatta yanından bile geçilemediğini söyleyebiliriz.
Özellikle ülkemizde teknoloji bağımlılığının artması neticesinde teknolojik cihazlara ödenen rakamları göz önüne aldığımızda nasıl bir tüketim çılgınlığının içerisinde olduğumuza üzülerek şahit oluruz.
Diğer bir hedefte ise iklim eylemlerinin artırılarak iklim değişimlerinin önüne geçilebilmesi anlamında her kesim ve her aktörün üzerine düşeni fazlasıyla yapılmasının önünün açılması vardır.
Konuyla ilgili geçen hafta okuduğum bir haber oldukça ilgi çekiciydi: Dünyanın en yüksek dağı unvanına sahip Everest Dağı’na tırmanmak için dağa çıkan doğasever dağcıların arkalarında bıraktıkları toplam çöp miktarı 11 ton. Kısacası çöp ve iklim…
Öte yandan suda yaşayan canlıların hayatının ve biyoçeşitliliğin azalmaması adına su yaşamının korunması dünyamızın geleceği için oldukça önemlidir.
Bu anlamda özellikle denizlerin kirletilmesinin deniz canlılarının yok olmasına sebep olması ve doğal ortamdaki oksijen azalmasının engellenebilmesi adına çok ciddi projelerin hayata geçirilmesi önemlidir.
Denizleri, nehirleri, gölleri ve akarsuları gerek besin gerekse de yüzme için kullanan bizler bu güzel kaynakları da kirleten bizler. Çok berbat bir ikilem değil mi?
Su ile ilgili bir hedef olur da kara unutulur mu hiç? İşte karasal yaşamında korunması zorunluluğuyla ilgili olarak tüm kara parçalarında ekosistemin korunması ve sürekliliğinin insanların kaliteli yaşamları için hayati öneme sahip oldukları hususu.
Şehirlerde oksijen kaynağı olan ormanların ve ağaçlık alanların tüm şehir yüzölçümü içerisindeki payı artırılmalıdır.
Şehirde yaşayan nüfus oranının her geçen gün arttığı düşünüldüğünde şehir insanının rahat gezip spor yapabileceği yeşil alanların yapımına öncelik verilmelidir.
Heyelan veya toprak kayması gibi doğal afetlerin engellenebilmesi adına ağaçlandırmalar hızla yapılmalıdır.
Dünyanın her yerinde barış ve adaletin hakim olması sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden bir diğeridir.
Çatışma, gerginlik ve savaşın yerini alacak geniş bir barış ortamı tesis edilerek insanların gülerek yaşayabilecekleri bir dünya inşa edilmelidir.
Adaletin herkes ve her kesim için eşit olacağı hiçbir kayırmanın olmayacağı bir adalet sistemi ortaya konulmalıdır.
Ama dünyamız an itibariyle bunlara çok ama çok uzak durumdadır.
Son olarak ta tüm bu 16 hedefi gerçekleştirebilmek adına ortaya konulan 17. hedef ise hedefler için ortaklıkların yapılması şartıdır.
Toplumları oluşturan her türlü kurum, sivil toplum kuruluşu, vakıflar, dernekler, kamu şirketleri, özel şirketler, üniversiteler, siyasi partiler, spor kulüpleri vs. vs. tüm bu hedeflerin eksiksiz bir şekilde uygulanabilmesi adına bir araya gelmelidir.
Hatta hem bir araya gelmeli hem de bir arada hareket etmelidir.