İlkbaharın kendini göstermeye başladığı şu günlerde nisan yağmurlarının da son demlerini yaşar olduk diyebiliriz.
Artık ilkbaharın son ayı olan mayıs ayına girmiş ve yağmurlu günlerin de sonlarına gelmiş bulunuyoruz.
Haziran ile birlikte yaza yani sıcaklıkların daha da artarak yağmurların gözükmemeye başladığı bir mevsime hep birlikte merhaba diyeceğiz.
Diğer taraftan yaz ayına girdiğimizde sıcaklıklardan ötürü buharlaşmaların daha da üst düzeye çıktığı bir döneme de hep birlikte merhaba demiş olacağız.
Su ve su politikaları küresel ısınmaların her geçen gün biraz daha kendini derinden hissettirdiği günümüz dünyasının en önemli konu başlıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son dönemlerde ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyada su kaynaklarının ciddi oranlarda azalmaya başladığı ve hatta kaynakların kuruyarak yok olduğu gerçeğiyle yüz yüze kalmaktayız.
Böyle bir durum içinde olunca da suyun tarımda ve diğer alanlarda kullanımında israfın önüne geçilmesinin ne kadar önemli olduğunu her an vurgulamamız gerektiğini bilerek yol almanın ne kadar hayati bir süreç olduğunun da farkında olmamız son derece elzem bir konu başlığıdır.
Bu bağlamda tarım politikalarımızı hızlıca gözden geçirerek suyun kullanımında israfın sona erdirileceği politikaları hayata koymamız bu ülkede yaşayan her vatandaşın asli görev ve sorumluluğu olmalıdır.
Çünkü suyun olduğu yerde hayatın var olduğunu bilerek hareket alanımızı belirlemeli; su varsa üretimin olduğunu, su varsa sanayinin olduğunu, su varsa tarımın olduğunu, su varsa hayvancılığın olduğunu ve su varsa yeşil bir doğanın olduğunu bilmeliyiz.
Tarihsel sürece bakıldığında suyun bir yaşam kaynağı olduğunu, suyun hayatın merkezinde olduğunu ve suyun bir medeniyet olduğunu önümüze seren çok ama çok fazla tecrübenin yaşanıldığını kaynaklarda görebiliriz.
Özellikle suyun kullanımıyla ilgili ülkemizde yerel yönetimlere de çok önemli görevler düşmektedir.
Öyle ki belediyeler su konusuyla ilgili tasarrufu ön plana alan çalışmalara imza atmalı, su kaynakları ve suyun kullanımıyla ilgili sürdürülebilir politikalar uygulayarak suyun verimliliğini en üst düzeye çıkaracak politikaları uygulamalıdırlar.
Elimizdeki su kaynaklarının korunması ve yeni kaynakların ortaya çıkarılması konusunda ciddi çalışmalar yapılarak en iyi seviyede suyun ekonomiye kazandırılması noktasında da çalışmalara imza atılması gerekmektedir.
Ülkemizde son yıllarda kaynakların yok olduğu gerçeğiyle yüzleştiğimizi, bu kaynakların bir daha asla geri gelmeyeceğini ve meseleye gereken hassasiyeti göstermemiz gerekliliğini bilerek konunun öneminin üzerinde her an durulmalıdır.
Okullarda, su ve su kullanımıyla ilgili dersler konularak daha ilkokul çağlarından itibaren çocuklarımıza en verimli su kullanımının nasıl olması gerektiğinin yanında elimizdeki su kaynaklarını daha iyi bir şekilde nasıl kullanabileceğimizin ayrıntıları gençlerimize anlatılmalıdır.
Bizim inancımız da suyun israf edilmemesi gerekliliğini her fırsatta dile getirmektedir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisişeriflerinde “Abdestinizi dere kenarında alıyor olsanız bile suyu israf etmeyiniz” buyurarak su israfının ne kadar kötü bir şey olduğunun altını çizmişlerdir.
Su bir devlet politikası olarak ortaya konulmalı; her kişi, her kurum, her kuruluş ve her yapı üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmelidir ki gelecekte çocuklarımız, torunlarımız, nesillerimiz bu konuda rahat edebilsinler.