Sosyal medya, hiçbir kutsalı olmayan her şeyi herkesle paylaşanların cirit attığı sanal âlem haline geldi. Devlet adamlarıyla aylak gezenlerin, filozoflarla zır cahillerin eşitlendiği bir ortam. Bu sanal âlem herkesi filozof, herkesi yazar, herkesi gazeteci yaptı. İyi mesajlar kötüler arasında kaybolup gidiyor. Kalite yok, ahlak yok, edep yok. Bir dakika durun! Bu iş bu kadar ucuz olmamalı. İnsanlık adına bu saçmalıklara dur deme zamanı gelmiştir. Bu saçmalıkların ifade özgürlüğüyle, demokrasiyle bir alakası yok. Bunun adı düpedüz edepsizliktir.  Herkesin yazdıklarından sorumlu olacağı bir düzene bir an önce geçilmelidir. Ve yanlış yapanlardan hesap sorulmalıdır.

Maalesef bu seviyesizliğe ülkeleri yönetenlerde dâhil oluyor. Yani balık baştan kokuyor. Geleneksel medya dönemlerinde devlet adamlarının ifadeleri adeta kurşun gibi ağır ve tesiri bir o kadar güçlü idi. Kararlar açıklanmadan önce binlerce süzgeçten geçer, devlet ciddiyetiyle söylenen sözün arkasında durulurdu. Söz keserdi savaşı, söz keserdi başı.

Şimdi devletlerin ciddiyeti kalmadı çünkü devletleri yönetenler kendilerini sosyal medya fenomeni gibi görüyorlar. Her konuda akıllarını geleni istişare etmeden bütün insanlıkla paylaşıyorlar. Kendi karizmalarını kendi elleriyle çiziyorlar. Demokratik eşitlik anlamında dağdaki çobanla devlet başkanı sosyal medya karşında eşit durumdadır. Yaşasın demokrasi!

Bu hafif meşrep devlet yöneticilerine dünyanın her yerinde rastlamak mümkün. Yönetilenlerde devletlerini ciddiye almadığı için kimin yönetici olduğunu umursamıyorlar. Büyük gösteriler halinde yapılan kampanyalarda kim daha iyi şov yaptıysa unu seçiyorlar. Ülke liderlerini müzik yarışmasına katılan finalistler gibi değerlendiriyorlar.

Bu yarışma liderliğinin egemen olduğu devletlerin başında Amerika geliyor. Emlak yarışmalarında boy gösteren kapitalist sarı adam Trump’ı Amerikalılar televizyon programlarından tanıdı. Televizyon şovlarını başarılı bir şekilde sergileyen Donald Trump, seçim kampanyalarında büyük şovlar yapınca derin akıllı adamlarda devreye girerek onu başkan yaptılar. Her şeyi parayla satın alacağını sanan bu çılgın ihtiyarı dünyanın başına bela ettiler.

72 yaşındaki ihtiyar kendisini New York Borsası’nın kapısındaki boğa sanınca aslında teneşir vaktidir. Bu durum Amerikalıların çoğunluğunun hoşuna gitmese de kimin umurunda. Adam seçildi ya katlanmak zorundasınız. Devleti elinde tutan derin güçler ve lobiler için bu adam bulunmaz Hint kumaşı. Eski danışmanı hakkında Dengesiz adlı bir kitap yazmış bugünlerde piyasaya çıkacak.

Donald Trump seçim kampanyalarında ülkeden Müslümanlar’ı kovacağını açıkladı. Nitekim bazı Müslüman ülkelerin vatandaşlarını Amerika’ya almıyorlar. Bu alçak tavra karşı Suudiler Trump’ı 500 milyarlık satın almayla ödüllendirdiler. Buna karşılık Suudi’n entarili yöneticileriyle Trump kılıç kalkan oyunu yaptı ve parayı kaptı. Yani işin sonunda medya şovmeni yine şovunu yaptı. Hey gidi yalan dünya; şu düştüğümüz durama bakar mısınız?

Arenaya çıkmış ihtiyar boğayı Suudi paraları da kesmedi; batan imparatorluğunun daha çok paraya ihtiyacı var. AB, Çin, Rusya tehditten nasibini aldı. “Ya benim haracımı verirsiniz ya da hepinizi harcarım.”üslubuyla hepsine ayar çekti. Batının sanal liderleri bu duruma cılız seslerle karşılık verdiler.

Baştan beri kendisinden hoşlanmadığı İran’la yapılan nükleer antlaşmayı iptal etti. İran’a ambargo başlattı ve bunu deleceklere tehditler savurdu. Bu tehditler arasına Türkiye’yi de ekledi. Kendi papazı için kıyametler koparırken memleketinde darbe girişiminde bulunan “papazı” krallar gibi beslemeye devam ediyor.

Bu çılgın adam durdurulmazsa dünyanın başı daha çok belalara duçar olacak.