Yaklaşık bir buçuk aydır sosyal medyada ulusal ve uluslararası ölçekte çok hareketli günlerden geçiyoruz.

Gelin, olayları bir hatırlayalım.

Temmuz başında Kayseri’de bir Suriyeli, bir kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla tutuklandı. Buna rağmen farklı şehirlere sıçrayan olaylarda Suriye uyrukluların iş yerleri ve araçları ateşe verildi. Emniyet, bin 65 kişiyi gözaltına aldı. İlginç olan, bunların 468’inin cinsel istismar dâhil 50 farklı suçtan adli kaydının bulunmasıydı.

Kayseri’deki olaylar sürerken bu kez Suriye’de Türk bayrağına ve tırlarına saldırılar gerçekleştirildi.

Irkçı ve yabancı düşmanı söylemlerini milliyetçilik maskesi altında gizlemesiyle tanınan bir parti genel başkanı, ayağına gelen fırsatı kaçırmadı ve X platformunda (Twitter) “Olayların nedeni, şımartılan Suriyelilerin tecavüzcüyü polise vermemesidir.” kışkırtmasını yaptı.

Aslında Kayseri aynı partinin eskiden beri “kaşıdığı” illerden birisiydi. Partinin il başkanı, 2023 yılının aralık ayı ortasında, “sosyal medya paylaşımlarıyla halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten” gözaltına alınmıştı.

X’te mavi tike sahip ancak resmî olmayan 430 bin takipçili Mossad Commentary isimli hesap “Protestocular Erdoğan’ı istifaya çağırıyor.” içerikli bir paylaşımı “Türkiye'nin köpeğini istifaya çağırıyorlar.” şeklinde alıntılayarak olaylara dışarıdan katkı verdi.

Henüz bir ay geçmeden bu kez İngiltere benzer bir olay ile çalkalandı.

29 Temmuz’da İngiltere’nin Southport kasabasında 17 yaşındaki bir saldırgan üç kız çocuğunu öldürdü, 8’i çocuk 10 kişiyi de yaraladı. Polis, yaşı gereği saldırganın adını açıklamadı.

Fakat X’te bir hesap, şüphelinin İngiltere'ye kaçak yollarla giren ve istihbarat servisince izlenen "Ali Al-Shakati" isimli bir Müslüman olduğunu yazdı. Ardından tweet, çok takipçili aşırı sağcı ve ırkçı hesaplar tarafından yeniden paylaşılarak yayıldı. Paylaşım içeriği kısa sürede 27 milyon görüntülenmeye ulaştı.

Vahşetin büyüklüğü yanında yayılan haberler şiddet olaylarını körükledi ve İngiltere’de sokaklar “iç savaşı” aratmayan görüntülerle alev aldı. Göçmenler saldırıya uğradı; camiler, evler, iş yerleri ve arabalar zarar gördü.

Yapılan paylaşımın X platformunda yaygınlaşmasında özellikle bazı isimler "süper paylaşımcılar" olarak kritik bir rol oynamıştı; örneğin Tommy Robinson ve Andrew Tate.

Aşırı sağcı, yabancı düşmanı ve doğrudan İslam karşıtı İngiliz Savunma Birliği’nin (English Defence League) kurucusu olan Robinson’ın X’te 800 bin takipçisi var ve Mossad bağlantısı biliniyor. “Saldırgan yasa dışı bir göçmen” paylaşımı yapan Tate’i ise 10 milyon kişi takip ediyor.

Oysa ilk paylaşım tamamıyla bir yalandan ibaretti. Tweet 55 yaşında, eğitimli, beyaz bir iş kadını olan Bernadette Spofforth tarafından atılmıştı. Spofforth, 8 Ağustos’ta “ırkçı nefreti körüklemekten” gözaltına alındı.

Gerçekte ise saldırgan, Galler'in başkenti Cardiff’te doğmuş bir Hristiyan olan Axel Radukubana idi.

Türkiye ve İngiltere’deki kopya provokasyonlar ardından sosyal medya mecralarına dönük büyük tartışmalar ve gelişmeler yaşandı. Türkiye’de Instagram erişime kapatıldı; İngiliz hükûmeti, Elon Musk’la âdeta bir savaşa tutuştu.

Türkiye 2 Ağustos gününe Instagram’ın kapatıldığı haberleriyle başladı. Resmî makamlar olayı, şirketin katalog suçlarla ilgili kurallara uymamasına bağlasa da halk arasında Heniyye suikastı taziyelerine izin verilmemesi nedeniyle erişimin engellendiği söylentisi hızla yayıldı.

Bir yanda özgürlüklerin keyfî olarak kısıtlandığı, e-ticaret üzerinden ekonominin zarar gördüğü iddiaları; diğer yandaysa sansürün bizzat Instagram tarafından yapıldığı, FETÖ gibi terör örgütlerinin kollandığı, kumar, uyuşturucu, fuhuş ve hatta çocuk istismarına izin verildiği iddiaları günlerce tartışıldı.

Nihayetinde sekiz günün ardından Instagram 10 Ağustos’ta yeniden açıldı.

İngiltere’nin savaşta muhatabıysa X (Twitter) ve Elon Musk’tı. Savaş diyorum çünkü resmen bir savaş yaşandı.

Elon Musk 4 Ağustos’ta İngiltere’deki olaylarla ilgili olarak kendi hesabından “iç savaş kaçınılmaz” paylaşımını yaptı. Karşılık olarak Başbakanlık Sözcüsü, Musk'ın "iç savaş" yorumunun hiçbir haklı gerekçesi olmadığını söyledi.

8 Ağustos’ta Musk bu kez, aşırı sağcı “Önce Britanya Partisi”nin eş liderinin paylaştığı, yeni İngiliz Başbakanı’nın isyancılar için Falkland Adaları'nda "gözaltı kampları" kurmayı planladığı haberini alıntıladı. Haber yalandı ama kaldırılıncaya kadar geçen 15 dakikada 1 milyon kişi görmüştü bile.

Musk, İngiltere Başbakanı ile âdeta ağız dalaşına da girdi ve Başbakan Keir Starmer'ın, X hesabından isyanları kınamasına "Tüm topluluklara yönelik saldırılar konusunda endişelenmeniz gerekmez mi?" diye yanıt verdi.

Elon Musk durmak bilmiyordu.

Musk, “Family Guy” çizgi filmi karakteri Peter Griffin'i elektrikli sandalye üzerinde gösteren bir çizimi, "2030 yılında İngiltere hükûmetinin hoşuna gitmeyen bir Facebook yorumu yaptığı için” başlığıyla paylaştı.

İngilizlerin bir kısmı, son olaylarda sosyal medyanın rolünü “manipüle amaçlı bir etki operasyonu” Musk’ı da “nefret söyleminin yayılmasına destek veren baş dis-influencer” olarak görüyor.

Unutmadan; kopya provokasyonların İngiltere ayağında ülkemizdekine benzer durum tekrar etti.

Kudüs’ün belediye başkan yardımcısı Arieh King, İngiliz aşırı sağcı Önce Britanya Partisi’nin paylaştığı bir görseli yeniden yayınlayarak Müslümanlara ve azınlıklara yönelik şiddeti dışarıdan destekledi.

Sanırım ulusal ve uluslararası ölçekte bu olanlar üzerine düşünmemiz ve dersler çıkarmamız gerekiyor.

Fakat şimdiden yerimizi aştığımız için bunu başka bir yazıya bırakalım; çünkü ayrıca ele alınmayı hak edecek kadar önemli.