Sanırım Erdil Yaşaroğlu’nun artan otomasyon dalgasını hicveden karikatürünü görmeyen kalmamıştır. Ben yine de henüz görmeyenler için aktarayım.
Bir at arabasıyla sürücüsüz bir otomobilin yan yana durduğu karikatürde at arabasının sürücüsü “Bu nasıl araba böyle Eray abi?” diye sormakta, şoför koltuğunun yanındaki koltuğa keyifle kurulmuş adam da “Bu Google’ın sürücüsüz arabası Orhancım” cevabını vermektedir. Karikatür bu ya, konuşmayı duyan at dile gelerek sahibine “Önce bizden kurtuldular şimdi sıra sizde Orhan; çember daralıyor Orhan.” demektedir.
İnsanların yaptığı işlerin insana gerek kalmadan otomatik olarak yapılmasından herkes rahatsız olmayabiliyor.
İngilizce bir tweette “Robotlar ve yapay zekâ sağ olsun; onlar sayesinde insanlık çalışma ve işten kurtulacak.” diye yazmıştı birisi. Dünya en çok iyimserlere ve biraz da tembellere güzel…
Robotlar özellikle çalışma hayatında otomasyonun en önemli parçası.
1987 yılından bu yana faaliyette olan Uluslararası Robotik Federasyonu’na göre 2023 yılında fabrikalarda 4,2 milyon robot ‘çalışıyor’.
Her yıl yeni kurulan robot sayıları da rekor kırmaya devam ediyor. Mesela geçen sene 541 bin yeni robot kurulumu gerçekleştirilmiş.
Fabrikalara robot yerleştirmenin piri Asyalılar. 2023'te kurulan yeni robotların yüzde 70'i Asya'da, yüzde 17'si Avrupa'da ve sadece yüzde 10'u Amerika'da. “Neredeyse kurulan her dört robottan üçü Asya’da” desek yalan olmayacak.
Sanki nüfusu azmış ve sanki 1 milyar 410 milyon insana iş bulmak gerekmiyormuş gibi Çin, endüstriyel robot kurulumunda dünyada en önde giden ülke.
2023 yılında Çinliler fabrikalarına 276 binden fazla robot kurmuşlar. Tüm dünyadaki kurulumun yüzde 51’i demek bu.
Anlaşılan o ki Çin için robotlarla sağlanan üretkenlik ve verimlilik insanların işsiz kalması riskinden daha önemli.
Ve tabii ki yapay zekâ…
Yapay zekâ giderek artan şekilde robotik sistemlere entegre ediliyor. Örneğin Chat GPT’den tanıdığımız üretken yapay zekâ…
Bilgisayar kodu yazmak yerine günlük hayatta kullandığımız dil vasıtasıyla iletişim kurabildiğimiz üretken yapay zekâ robotları programlamayı da kolaylaştırıyor.
Yapay zekânın en çok beğenilen tahmin etme, kestirimde bulunma özelliği robotların sahip olduğu ekipmanlara ait verilerin, performans çıktılarının analiz edilmesinde kullanılıyor. Bu sayede “kestirimci bakım” diye bir şey ortaya çıkıyor.
Kestirimci bakım, yapay zekânın robotların verilerini analiz etmesi ve böylece daha robot arıza yapmadan, yani yaptığı iş kesintiye uğramadan hangi parçaların bakıma alınması gerektiğinin bildirilmesi anlamına geliyor.
‘Enformasyon Teknolojisi ve Yenilikçilik Vakfı’ tarafından yapılan bir araştırma, Amerika’da otomotiv endüstrisinde kullanılan robotların planda olmayan bir şekilde arızalanması nedeniyle bir saatliğine devre dışı kalmalarının maliyetinin 1,7 milyon dolar olduğunu gösteriyor. Kestirimci bakım bu maliyetleri sıfırlamak ya da azaltmak için önemli bir katkı sağlayacak.
Aslında robotların yapay zekâ ile daha fazla birleşmesi, insanları devre dışı bırakan eski robot teknolojileri yanında, insanlarla etkileşim hâlindeki robot teknolojileri yönündeki eğilimi artırıyor. Bu robotlar iş birlikçi/‘kolaboratif’ robotlar ya da kısaca “kobot” olarak adlandırılıyorlar.
İlave sensörler, görmeyi sağlayan teknolojiler, gelişmiş “akıllı tutucular” ve yapay zekâ desteği sayesinde robotlar ağır yükleri kaldırma veya tehlikeli ortamlarda çalışma gibi görevleri insanlarla iş birliği içerisinde gerçekleştirebiliyorlar.
Öte taraftan robotların sağladığı otomasyonu sadece otomotiv, elektronik veya metal işleme gibi alanlarda kullanılan endüstriyel robotlara indirgememek gerek.
Finans, ev hizmetleri, eğitim ve eğlence gibi sektörlerde kullanılan hizmet robotlarının kullanımında da ciddi artış var.
Bu çerçevede dünyaca ünlü danışmanlık firması KPMG’nin, şirketlerin finans bölümleri için geliştirdiği yeni ürününü tanıtırken kullandığı “Robotsuz çıkış yok; insan değil, robot yapsın.” ifadeleri oldukça çarpıcı.
KPMG’nin sunduğu ürün bir tür “robotik süreç otomasyonu”. KPMG’nin tanıtımıyla söylersek robotik süreç otomasyonu hizmet sektöründe “insanların göz ve parmaklarıyla yaptığı her şeyin otomasyonu” anlamına geliyor.
Şirket, “Bunu size pek çok firma sunuyor ama bizimkisi yapay zekâ ile entegre edildi” diyerek yapıyor ürününün reklamını.
Şirketin iddiası o ki; “yüzde 100 kâğıtsız” ortama geçilmesine imkân veren, müşterilere gönderilen e-postaları ve firmanız hakkındaki haberleri medyada takip eden, hatta iş planları sunumlarını hazırlayabilen bu ürün sayesinde insan kaynaklı hatalardan kurtulmak mümkün olabilecek.
Velhasıl, ilginç zamanlara doğru yol alıyoruz.
‘Mavi yakalı’ işçilerin, ‘beyaz yakalı’ memurların çalışma hayatına yapay zekâ destekli ‘metal yakalılar’ dâhil oluyor. Öyle ya da böyle ortada bir ‘tehdit’ olduğu açık.
Sonucu hep beraber yaşayarak göreceğiz.
Not: Bu yazıyla 35 haftalık beraberliğimiz sona eriyor. Bana bu fırsatı sağlayan Diriliş Postası eski Genel Yayın Yönetmeni Merve Şebnem Oruç’a teşekkür ediyorum. Yeni Genel Yayın Yönetmeni ve ekibine başarılar diliyorum. Bir yerlerde tekrar karşılaşmak ümidiyle…