Tüm dünyada büyük tepki var.

Kitlelerin İsrail’i protesto etmesine engel olmak için yasak ve ceza getirdiler, yine olmadı.

Fransa’da, Almanya’da toplumlar her hafta sonu kitlesel eylem yapmaktalar.

Gazze’ye yöneltilen şiddetin boyutu çok büyük ve insanlar İsrail’e büyük öfke duymaktalar.

İsrail’e yöneltilen öfke, Yahudiliği antipatik hissettirmekte; hatta derin öfke ve nefret oluşturmakta. Bu bağlamda Yahudiliğe yönelik olumsuz söylem geliştirme “antisemitizm” adı altında yasak olarak bilindiğinden toplumlar, İsrail’in ideolojisi olan siyonizmi değerlendirmeye yönelmekteler. Siyonizm, tüm dünya halklarında konuşulmakta ve İsrail’in sınır tanımazlığı dilden dile anlatılmakta. Gençler hatta çocuklar bile siyonizmin Nil’den Fırat’a kadar toprak genişletme hedefini konuşmaktalar. Son dönemde dünyada en çok kullanılan slogan “Kahrolsun İsrail”.

Böyle bir süreç içerisinde İsrail’in aleyhine olan ve önü alınamayan şuur süreci, hegemonların hesaplarını sarstı.

Ve önlem almaya gittiler.

Peki ne oldu?

Siyonizm karşıtlığı, antisemitizm olarak netleştirildi.

ABD Temsilciler Meclisi, siyonizm karşıtlığını antisemitizmle bir tutan kararı onayladı.

Batı yine öz güvensiz, yine baskıcı ve yine yasakçı!

“Tartışmayacaksın” diyor.

Konuşmayacaksın(!)

“Batı’nın üstünlüğüne biat edeceksin!”

“Aleyhine konuşmayacak ve susacaksın.” diyor.

Bu yeni bir taktik değil.

Yahudilerin peygamberlere nasıl ihanet ettiğini de anlatmayacaksın, türlü hilelerle devletleri dinamitlediğini de aktarmayacaksın… Bunun önüne geçmek için antisemitizm kavramlaştırılması yapıldı. Aleyhte konuşmak, yasak ilan edildi.

Tıpkı bunun gibi İsrail’in işgal eylemlerini de konuşmayacaksın; savaş suçlarını da, katliamları da, tecavüzleri de…

Geldiğimiz aşamada bu da “yasak” olarak tanımlandı.

Artık Yahudilerin karanlık taraflarını anlattığında da; İsrail’in soykırımını söylemselleştirdiğinde de antisemitiksin(!)

Dikkatinizi çekerim. Bu yöntem LGBT için de kullanılıyor.

LGBT’nin insan soyunu bozan bir eylem olduğunu konuşursan ve “onarım terapisi” ile bundan çıkışın var olduğunu aktarırsan zorba ve homofobik olursun.

Hemen bir fişleme ve etiketleme! Âdeta suç bastırma!

“Eleştirme! Eleştirirsen bedel ödetirim.” diyor.

İşte tüm bunlar “batıl” tarafında olmaktan kaynaklanıyor.

Öz güvensizlik, “hakk”ın tarafında olamamaktan ve yanlış yerde pozisyon almaktan beliriyor.

Tüm baskılar, tüm yasaklar, tüm zorbalıklara rağmen “hakk”ın sesi susturulamaz.

Nihai olarak ‘hak’ gelecek, ‘batıl’ zail olacak.