Kral Abdullah Bin Abdülaziz döneminde Birleşik Arap Emirlikleri’yle birlikte Mısır’daki darbeyi teşvik ve finanse eden Suudi Arabistan, Kral Selman Bin Abdülaziz’in tahta oturmasının ardından dış politikada önceliklerini yeniden düzenlese de önceki dönemin sırtına sardığı yüklerden bir türlü kurtulamıyor.
Bir önceki yönetimin Riyad’ın başına dert ettiği sorunların başında hiç şüphesiz Mısır diktatörü Abdülfettah El Sisi geliyor.
Kral Abdullah, “Darbeyi meşru kabul etmeyen karşısında bizi bulur” mantığıyla Suudi Arabistan gibi koca bir ülkeyi Abdülfettah El Sisi’nin muhafızlığı rolüne soyundurmuştu.
Riyad’ın darbeye en şiddetli şekilde karşı çıkan Ankara’yla ilişkilerinin kötüleşmesinin nedeni de yine aynı bakış açısıydı.
O bakış açısı, yani Abdülfettah El Sisi’yi ve darbeyi sonuna kadar sahiplenip dış politikada tavrını ona göre belirleme dönemi artık geride kaldı.
Bunun en belirgin kanıtı Riyad ile Ankara arasındaki yakınlaşma.
Suudi Arabistan demokrasiyle ve partilerle yönetilen bir ülke değil.
Öyle olsaydı, “Önceki iktidarın suçu” der kurtulurdu.
Kral Abdullah döneminde yapılan fahiş hatalar bilinse de açıkça dile getirilmesi zor.
Birincisi, kralların ve kraliyet ailesinin eleştirisine kapı açar.
Bugün eski kral hakkında ileri geri konuşulması yarın mevcut kral hakkında da konuşulacak demektir.
İkincisi, Kral Selman da kardeşinin ulu orta eleştirilmesine izin vermez.
Dolayısıyla hatalar dile getirilmeden bir şekilde telafi edilmeye çalışılır.
Bu tavır, Mısır darbesi ve Abdülfettah El Sisi konusunda da geçerli.
Hiç kimse Riyad’dan “Darbeyi desteklemekle yanlış yaptık” türü bir itiraf beklemesin.
Fakat şunu söyleyebiliriz.
Suudi Arabistan, Mısır’daki gidişattan hiç memnun değil.
Bir süredir bu rahatsızlığını yönetime yakın gazeteciler ve diplomatlar aracılığıyla verilen dolaylı mesajlarla hem Abdülfettah El Sisi’ye ve hem de kamuoyuna iletiyor.
Suudi Arabistan Londra Büyükelçisi’nin danışmanı Nevvaf Ubeyd (Nawaf Obaid)’in son günlerde Kahire-Riyad ilişkileri üzerine yaptığı açıklamalar o mesajların en güzel örneği.
Kraliyet Divanı’nda da bir süre görev yapan Ubeyd’e göre, Abdülfettah El Sisi gerçekle alâkası olmayan bir hayal aleminde yaşıyor.
Ubeyd, Mısır Cumhurbaşkanı’yla ilgili “dehşet verici” gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte Suudi Arabistan’ın Abdülfettah El Sisi hükümetiyle ilişkilerini gözden geçirmeyi ciddi şekilde düşündüğünü söylüyor.
Suudi Arabistanlı diplomatın açıklamalarına göre, Riyad’ın Kahire’ye yönelik eleştirilerinde özellikle iki nokta öne çıkıyor:
Sürekli kötüye giden ekonomi ve akılsız dış politika.
Darbeden bu yana yapılan onca yardıma rağmen ekonomide herhangi bir düzelme yok.
Petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle gelir kaybı yaşayan Körfez ülkelerinin nüfusu 90 milyona doğru giden ve koca bir kara delik misali yapılan tüm yardımları soluksuz yutan Mısır’a daha fazla bağışta bulunması mümkün değil.
“Akılsız dış politika” ile kastedilen ise Mısır’ın Rusya-İran eksenine yakın durması.
Suudi Arabistanlı diplomat, Mısırlı eski bir generalin “El Sisi, kifayetsiz danışmanlarından kurtulmazsa yakında Mübarek’in akibetiyle karşı karşıya kalacak” sözünü hatırlattıktan sonra şu uyarıda bulunuyor:
“El Sisi ve danışmanlarının hayalleri yakında kendi aleyhlerine dönecek ve El Sisi yönetimindeki Mısır, Suudi Arabistan’ın ve Körfez’deki herhangi bir ülkenin müttefiki, dostu ve ortağı olmayacak.”
Bu son uyarıdan, faturanın şimdilik Abdülfettan El Sisi’nin bizzat kendisine değil danışmanlarına kesildiği anlaşılıyor.