Bir haftadır ilk vakanın ülkemizde görülmesiyle bu küresel salgına karşı toplumsal tepkimenin ne kadar önemli olduğu günlerden geçiyoruz.

Sağlık Bakanımızla birlikte tüm bakanlık ve sağlık çalışanları ellerinden geleni fazlasıyla yaparak cansiperane bir şekilde ülkemizin virüsten en az etkilenmiş bir ülke olarak çıkarılması adına çalışmaktadırlar. Bu konuda ülkemizde yaşayan herkes görüş birliği içerisindedir diye tahmin ediyorum. İnsan hayatı her şeyin üzerindedir ve bu yüzden tüm bilgiler şeffaflıkla paylaşılmakta, alınacak tedbirler vakit geçirilmeden alınmaya çalışılmaktadır.

Fakat son birkaç günde bazı vatandaşlarımızın karantinaya alınmaktan dolayı ortaya koydukları tepkilere de anlam verememekteyiz. Konu her şeyden önce bir kul hakkıdır ve herkes etkileşim içerisinde bulunduğu herkesi konuyla ilgili korumak yükümlülüğündedir.

Vatandaşlarımızın bu zaman diliminde tek bir gayesi olmalıdır. O da virüs salgınının yayılmasını önlemeye yönelik hareket etmek ve toplum sağlığının korunması amacıyla alınan önlemlere her alanda destek olmaktır.

Tüm ortamlarda paylaşılan 14 kuralına herkes harfiyen uymalı ve etrafındaki kişilerinde bu kurallara uyup uymadığını denetlemelidirler.

Virüs sebebiyle hayatımızda birçok değişiklik oldu ve görünen odur ki bundan sonraki süreçte de değişiklikler olmaya devam edecektir.

İnsanların hareket alanlarının daralması, bir ülkeden başka bir ülkeye gidişlerin sınırlandığı ve yaşam alanlarının sadece evlere doğru kaydığı bir dönemde ticari hayatında durumdan etkilenmemesi beklenemezdi.

2020 yılının başında ülke ekonomilerinin büyümeleriyle ilgili yapılan tahminlerin tamamı çöp kutusuna atılmış durumdadır.

Özellikle Avrupa’yı derinden etkisi altına almış olan son gelişmelerle Avrupalı devletler işletmelerine destek paketleri açıklamaya başlamışlardır. İtalya ve İspanya’nın bölgede en fazla etkileneceği düşünülmekte diğer bölge ülkelerinin de belki bu iki ülke kadar olmasa da salgından etkileneceği açıklanan teşvik paketlerinden anlaşılmaktadır.

Bu konuda Almanya tarihinin en yüksek rakamlarıyla bir desteğe hazırlanırken diğer ülkelerde bütçeleri nispetince destek paketleri açıklamaya devam ediyorlar.

Türkiye’de durumla ilgili hızlı bir şekilde hareket etmelidir ki şirketlerimizin hayatiyetleri devam edebilsin. Konuyla ilgili yapılan çalışmalar olduğu bilgilerini almakla birlikte bugün yarın çok ciddi bir destek paketi açıklanır ümidimi de ifade etmek istiyorum.

Açıklanması gereken bu pakette sektörlere göre öncelik sırası belirlenerek bir sıralama yapılırsa oldukça faydalı olur.

Sıralama yapılırken sektörlerin takibe düşen kredi oranları temel alınabilir. Yüksek olandan düşük olana doğru sektörel temelde bir sıralama yapılarak hangi sektörlerin hangi oranlarda hangi kaynaklara ihtiyaç duyduğu belirlenir ve oluşturulacak olan paket ona göre dizayn edilmiş olursa gerçek anlamda bir teşvikten bahsedilebilir.

Aksi durumda ortaya konulacak paketin sadece birkaç sektör dışında herhangi bir yansıması olmayacaktır.

Tahminlere göre dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Çin’in bile bu yılın ilk çeyreğinde yaklaşık yüzde 9’luk bir küçülme ile karşı karşıya kalacağı gerçeğinden hareket edilerek teşvikler çerçevelendirilmelidir. Devletin oluşturduğu bir takım fonların böyle zamanlarda milletin lehine kullanılması gerekliliğinin de üzerinde önemle durmak istiyorum. Ülkemiz bununda üstesinden gelecektir.