Hatırlayalım, 1. Dünya Savaşı, Kara Avrupası’nın o dönem iki büyük gücü olan Almanya ile Avusturya-Macaristan’ın, Birleşik Krallık ve Fransa tarafından kontrol edilen dünya ticaretinden pay kapma savaşıydı.

O dönemki silahlanma yarışı, Fransız İhtilali’nin etkileri ve sömürgecilik faaliyetleri gibi sebeplerden dolayı gelişen 1. Dünya Savaşı’nı başlatan olay ise tarihe ‘Saraybosna suikastı’ olarak kayda geçti.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun 1908’de işgal ettiği Bosna-Hersek’in Saraybosna şehrinde, 28 Haziran 1914 tarihinde Gavrilo Princip isimli bir Sırp’ın Avusturya-Macaristan veliahdı Arşidük Fransuva Ferdinand’ı öldürmesi, savaşı başlatan olay oldu. Aslında dünya savaşa hazırdı; Ferdinand’ın ölümü fitili ateşleyen gerekçe oldu.

2. Dünya Savaşı ise 1. Dünya Savaşı'nın neden olduğu yıkım ve sefalet henüz tam anlamıyla atlatılamamışken 20 yıl sonra Nazi Almanyası’nın 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldırmasıyla başladı.

Dünya, ikinci kez gerçekleşen söz konusu cihan harbinden sonra en kapsamlı kargaşayı Orta Doğu’da gördü. Arap Baharı diye adlandırılan süreç Aralık 2010’da Tunus’ta başladı ve kısa sürede Cezayir, Lübnan, Ürdün, Moritanya, Sudan, Umman, Yemen, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Cibuti, Fas, Irak, Bahreyn, Libya, Kuveyt, Batı Sahra ve hatta İran dâhil kimi yerde büyük kimi yerde ise küçük protestolar yaşandı. Bu protestolar sonucunda bazı ülkelerde rejim değişti; kimi ülkelerde iç savaş başladı ve hâlâ devam ediyor. Bazı ülkelerde ise uluslararası güçler yönetime müdahil oldu. Tüm bu yaşananlar sonucunda da Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Akdeniz üzerinden Avrupa’ya göçmen akını başladı.

Rusya’nın Mart 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi, DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ta yaptığı saldırılar sonucunda Haziran 2014’te ABD öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyonun harekete geçmesi sonrasında bile kimse ‘3. Dünya Savaşı’ndan bahsetmedi.

İLK KEZ PAPA KULLANDI

Tüm bu yaşananlardan sonra dünya kamuoyu, 3 Dünya Savaşı lafzını ilk defa bir dini liderden duydu. Hayır, Ebu Bekir el-Bağdadi’den değil. Ağustos 2014’te “Parçalı biçimde 3. Dünya Savaşı içindeyiz.” ifadesini kullanan Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus oldu.

Papa, aynı yılın kasım ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, silah ticaretinin “korkunç” boyutta olduğunu belirterek insanlığın hâlihazırda 3. Dünya Savaşı’nı yaşadığı tezini ileri sürdü. Papa, 2015 yılının ilk günlerinde akredite büyükelçilerle bir araya geldiği toplantıda dünyada bölge bölge, parça parça da olsa bir dünya savaşı yaşandığını söylerken Kasım 2015’te yaşanan Paris’teki terör saldırılarının ardından yine “Bu olanlar 3. Dünya Savaşı’nın bir parçası.” şeklinde yorum yapmıştı.

ERTELENEN SAVAŞ

DEAŞ’ın dağıtılması ve Kovid-19 pandemisinden sonra biraz dinlenmeye çekilen dünya, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmasıyla tekrar alarm durumuna geçti.

Diğer taraftan İsrail’in 7 Ekim 2023’te Gazze’ye yönelik başlattığı soykırım sürecinde Lübnan, Yemen ve İran’ın İsrail’e cevap verme hamleleri ve İsrail’in savaşı bölgeye yayma isteği alarm seviyesini yükseltti.

İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden’ın, Aralık 2023’te İngiltere halkını mum ve pilli radyo stoklamaları konusunda uyarması, olası bir “dijital felakete”e bağlansa da kimi uzmanlar, bu tür açıklamaların muhtemel bir savaş durumu için prova olduğunu öne sürüyor.

2. Dünya Savaşı’nın başladığı dönemde ve savaş sonrasında perişan hâle gelen Polonya’nın mevcut başbakanı Donald Tusk ise mart ayında yaptığı açıklamada, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en kritik dönemlerin yaşandığına işaret ederek dünyanın yeni bir savaş sürecine girdiğini kabul etmesi gerektiğini söyledi. Tusk, “Kimseyi korkutmak istemem ama savaş artık geçmişte kalmış bir şey değil. Bu tablo aslında iki yıl önce başladı. Şu anda en rahatsız edici olan şey, kelimenin tam anlamıyla her türlü senaryonun mümkün olduğu gerçeğidir.” dedi.

Açıklamalardan öğreniyoruz ki Rusya-Ukrayna Savaşı, tıpkı Birinci Cihan Harbi’nin Balkanlar’da başladığı gibi, bir savaşın başlamasının ertelenmesine vesile olmuş. Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Sırp üyesi Milorad Dodik, Haziran 2022’de yaptığı açıklamada, Ukrayna'daki savaşın, Sırpların Bosna Hersek'ten “ayrılma” planlarının ertelenmesine neden olduğunu söyledi. Bosna, Sırpların çoğunlukta olduğu Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak-Hırvatların çoğunlukta olduğu Bosna Hersek Federasyonu şeklinde iki özerk bölgeden oluşuyor.

BALKANLAR’DAKİ KAYNAMA

Dodik, haziran ayı başında Rusya ziyareti sırasında Sırp Cumhuriyeti'nin bağımsızlık yani Bosna Hersek'ten ayrılma konusunda referandum düzenleyeceğini açıkladı.

Diğer taraftan tarihsel hafızayı canlandıran dikkati çekici bir gelişme yaşandı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, 12 Haziran’da verdiği bir röportajda “3. Dünya Savaşı’ndan söz edemem ama büyük bir çatışmadan söz ediyorum. Peki, ne kadar uzaktayız? Bundan çok uzakta olmadığımıza inanıyorum. Üç ya da dört aydan fazla değil ve bunun daha önce gerçekleşme tehlikesi de var.” dedi.

Balkan coğrafyasıyla yakından ilgilenen Türkiye ise bu gelişmelere kayıtsız kalmadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 29 Haziran’da yaptığı açıklamada “Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü, egemenliği ve siyasi birliğine yönelik sarsılmaz desteğimizi bir kez daha teyit ediyorum.” dedi.

Fidan, Bosna Hersek'te devam eden bölücü söylem ve eylemlerden (Sırpların ayrılma söylemi) duydukları endişeyi dile getirdiğini belirterek ilerleyebilmek için uzlaşı ortamı oluşturulmasının önemli olduğunun altını çizdi.


PASİFİK’TE SULAR ISINIYOR

Dünyanın Batı cephesinde bu gelişmeler yaşanırken Doğu’da da benzer hareketlenmeler başladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 19 Haziran’da Kuzey Kore'ye resmî ziyarette bulundu ve iki ülke yeni bir anlaşma imzaladı. Putin, anlaşmayla taraflardan birinin saldırıya uğraması hâlinde diğerinin askerî yardımda bulunmasını taahhüt ettiğini belirtirken Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ise anlaşmayı “pakt” olarak niteleyerek ilişkilerin “yüksek ittifak” seviyesine getirildiğini söyledi.

Bu gelişmeden sonra Güney Kore, ABD ve Japonya; Rusya ile Kuzey Kore arasındaki askerî iş birliğini kınadı. Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Pyongyang ve Moskova arasında “Derinleşen askerî iş birliği nedeniyle artan güvenlik endişelerine karşı sıkı teyakkuzda” olunması gerektiğini vurgulayarak “Kore Yarımadası’nı çevreleyen asayiş durumu vahim olduğundan sağlam bir güvenlik hazırlığı içinde olmalıyız.” dedi.

TÜRKİYE SAHNEYE ÇIKIYOR

Türkiye’de ise “dünya savaşı” tabirini ilk kullanan kişi AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik oldu. 24 Haziran’da beş saat süren AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısından sonra kameralar karşısına geçen Çelik, İsrail’in Lübnan sınırına yaptığı askerî yığınağa dikkati çekerek “Savaşın Lübnan'a sıçratılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bir dünya savaşı çıkarma konusunda niyetlerini belli ediyorlar.” dedi. Aynı günün akşamında bir televizyon programında konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Gazze'deki katliamlarının ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, 3. Dünya Savaşı'na yol açabileceğini belirterek “Dünya bu senaryoyu ciddiye almalı, böyle bir risk var.” dedi. 

Bir gün sonra partisinin haftalık grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli ise 3. Dünya Savaşı söylemlerinin son dönemde arttığını vurgulayarak “Türkiye'miz her türlü senaryoya göre millî güç unsurlarını tetikte ve teyakkuzda tutmak durumundadır.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 26 Haziran’da partisinin grup konuşmasında yaptığı açıklamada, Gazze’yi yakıp yıkan İsrail’in, şimdi de gözünü Lübnan'a diktiğinin anlaşıldığı ikazında bulunarak “Netanyahu'nun, Batı’nın da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları, büyük bir felakete yol açacaktır.” dedi.

Tüm bu demeçlerden sonra Millî Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk ise 27 Haziran’da yaptığı açıklamada, 3. Dünya Savaşı’na ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Üçüncü Dünya Savaşı gibi karanlık bir tabloyu başta ülkemiz olmak üzere kimse istemez ama ordumuzun da her türlü senaryoya hazır olduğunu belirtmek gerekir.”

SAVAŞA ÇOK YAKINIZ

İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma ekonomik, politik yardım sağlayan ve Rusya’ya karşı Ukrayna’yı destekleyen ABD tarafından da “Üçüncü Dünya Savaşı” söylemi dillendirildi.

Geçtiğimiz perşembe günü ABD Başkanı Joe Biden ile başkan adayı Donald Trump, kasım ayında yapılması planlanan seçimler öncesinde bir televizyonda programında kozlarını paylaştı. Trump, “Ben başkan olsaydım Rusya Ukrayna'ya saldırmazdı… (Biden) Bizi 3. Dünya Savaşı’na sürükleyecek ve 3. Dünya Savaşı’na kimsenin hayal edemeyeceği kadar yakınız.” şeklinde konuştu. 

Tüm bu gelişmelerden sonra olası bir 3. Dünya Savaşı’nın Orta Doğu veya Asya’da başlamasını bekleyenler yanılabilir. Dünyanın mayın tarlası olarak tarif edilen Balkanlar’da Boşnak-Sırp çatışması sonrasında oluşan yıkım tazeliğini koruyor. Kosova’da Sırp-Arnavut çatışması bugün bile ara ara devam ediyor. Rusya’nın da desteğiyle “Büyük Sırbistan” hayaliyle hareket eden Sırbistan’ın Boşnaklar ve Arnavutlar ile potansiyel düşmanlığı ise gün geçtikçe artıyor.

Hasılı, ‘3. Dünya Savaşı nerede başlayacak?’ diye soranlar, dünyanın gördüğü iki büyük savaşın ortaya çıktığı yere baktıklarında gerekli cevabı alacaklardır.