“AK Parti’ye muhalefet ediyoruz” diye ortada dolaşan istismarcıların geçmişi 15 sene değil. Bunlar, 1800’lerin son yıllarında başlayan bir geleneğin saldırgan çocukları. Bu saldırgan istismarcılar, yüzyıldır pusuda bekliyorlar ve buldukları her fırsatta çarpıtma, zemin kaydırma, bağlamından koparma, konuyu olmadık yerlere savurma, yalan ve iftira gibi geleneksel hasletleriyle güya kamu faydası gözeterek muhalefet ediyorlar.
Yüzyıldır mevzilendikleri şeytani pusularda sabırla bekleyip saldırabilecekleri boşluklar arıyorlar. Buldukları her fırsatta hunharca çarpıtarak hiç utanmadan, sıkılmadan, gözümüzün içine baka yalan söyleyip saldırıyorlar.
Türkiye’de ailelerden izin almadan gerçekleşen evliliklerden bir dert hâsıl oluyordu. Evlenen kızların yaşı 18’den küçük olunca kadının kocası, evlatlarının babası kanuna göre “cinsel istismarcı” sayılıyordu. Ne yıkıcı bir itham, insana eşinin istismarcısı denir mi? Oluyordu çünkü kanun öyleydi. Bu evlenmiş, barklanmış, yuva kurmuş, aile olmuş hanımların kocalarını hâkimler alıp “sen cinsel istismarcısın” diyerek hapse atıyordu. Binlerce kadın, kucağında çocukla hapishanelere gidip kocalarını ziyaret ediyor; babalarına evlatlarını gösteriyordu. Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı kayıtlarına göre bu dertten muzdarip 3 binden fazla aile var. Binlerce kadının kocası, evlenirken aileden izin almadı diye kanun nezdinde “tecavüzcü” sayılıyordu.
Ayıp değil mi? Aileyi yıkmak değil mi bu? Bu aileler yıllardır Meclis’in kapsını aşındırıyor çareler arıyorlar. “Yapmayın, çocuklarımın babasını ‘Baba oldu’ diye hapse atmayın” diyerek yalvarıyorlardı. Kız tarafının babası ilk zamanlar kızmış gitmiş şikâyet etmiş ama sonra evlilik olmuş, yuva kurulmuş torunlar dünyaya gelmiş ama sistem “Olmaz kabul etmiyorum sen tecavüzcüsün” diyerek damatları hapse atıyordu. Zamanında şikâyet eden kayınpederler bile “Yahu yapmayın etmeyin, o bizim damadımız, kızımın kocası, torunlarımın babası, şikâyetçi değiliz” diyerek yalvarır duruma gelmişti. Meclis’te bu konuda komisyonlar kuruldu, komisyonlarda her partiden vekiller vardı, bu mağdur ailelere “Bir çözüm bulalım” deniliyordu. Bütün bu yaşananlar herkesin gözünün önünde oluyordu ve herkes hükümetten bir çare bekliyordu.
Çare bekleyenlerden biri de aile dostumuz matbaacı Arif abinin oğlu Bülent kardeşimizdi. Bülent iki sene önce bir kızı sevmişti. Kızın ailesi bu evliliğe karşı gelince Anadolu’nun yakından bildiği “Kız kaçırma” denilen çareye mecbur kalmışlardı. Hülasa Bülent kaçırdı kızı, evlendiler, Meryem adında da bir kızları oldu. Fakat gel gör ki, aile şikâyet etmişti bir kere ve Bülent kanun nezdinde “tecavüzcü” sayılıyordu. Kızın ailesi şikâyeti geri çekti ama “cinsel istismarla” suçlanan, minik evlatları Meryem’i de sözde cinsel istismara delil sayan kanunlar Bülent’i hapse attı. Şimdi bunu hangi akılla, hangi vicdanla, hangi ahlakla izah edeceksiniz?
Dizilerde, dayattıkları çağdaş zıkkım hayat modellerinde, 15 yaşında kızları barlarda meze yapan, flört, aşk, özgürlük diye yutturdukları çarpıklıklarla gençlerin hayatını karartan tuhaf bir kesim, kalktılar Bülent’in hapisten kurtulmasına “Tecavüzcüleri koruyan yasa” diyorlar.
Diyorum ki: Bu istismarcı sapıklar, yıllardır aynı tezgâhı çeviriyorlar. Kamu, aile, gençler, çocuklar zerre umurlarında değil. Gözümüzün içine baka baka yalan söyleyip bir derdin çözülmesinin karşısında duruyorlar. “Aman bir yara kapanmasın çünkü yarın öbür gün bu yara büyür biz de bu yarayı satarak sanat/siyaset yaparız” diyerek paniklediler. Telaşları da bu yüzden işte: “Yaralar kapanmasın; satacak istismarlar elimizden gitmesin” diyorlar. “Mağdur kadın tecavüzcüyle evlenince affedilecek” diye yaptıkları velvele ucuz bir palavra. Evet böyle bir rezillik vardı bu ülkede. 1926 yılında CHP’nin İtalya’dan ithal ettiği TCK’nın tasarımcısı itaylayn Giuseppe Zanardelli kanunları gereği tecavüzcü erkek, tecavüz ettiği kadınla evlenirse cezası hafifliyor hatta etlenebiliyordu. 2005 yılında bu kanunu kaldırdı AK Parti. Bugün “AKParti tecavüzcüleri koruyor” diyen aynı yalancılar, 2005 yılında da “AK Parti evlilikleri engelliyor” diye çarpıtmışlardı.
Birisi 18 yaşından küçük bir kızla ailesinden izinsiz evlenirse kanun bunu “Cinsel İstismar” diye tanımlıyor. Kızın ailesinden izin almadan evlenen her erkek kanuna göre tecavüzcü oluyor. Büyük rezillik, büyük terbiyesizlik. Bu saçma tanım yüzünden, bu tanımın geçtiği kanun düzenlenince 100 yıllık Anadolu şeytanları bulduğu boşluğa yerleşip “Hükümet tecavüzcüleri koruyor” diye ortalığa saçılıyorlar. 15 senedir şunu hep unutuyoruz, pusuda bekleyen istismarcı sapıklar var. Bunlar her fırsatta yalan söyleyip toplumun yararına olan her şeyi çarpıtıp yalanlarla gündemi işgal edebilirler. “Böyle bir derdin olduğu, derdin çapının ve derinliğinin ne kadar olduğu, buna nasıl çözümler arandığı önceden anlatılsa, izaha muhtaç boşluklar bırakmadan bütün ayrıntılarıyla her şey ortaya dökülse bu tartışma çıkar mıydı” diye bir soru geliyor aklımıza değil mi? Ben söyleyeyim, hiçbir şey değişmezdi.
Yeni tasarı mükemmel mi peki? Bir kanunun mükemmel olması imkansız bir şeydir. KADEM’in dikkat çektiği kritik ayrıntılar var. İyi niyetli uzmanların dikkat çektiği düzenlenmesi gerek ya da yeniden tanımlanması gereken yerleri var. Ancak kendine muhalif diyen akıl hastası bir grup her meselede olduğu bu meseleyi de bağlamından koparıp işi sapıklığa vurdular.
Çünkü bunlar kötü niyetli sapıklar. Çünkü bunların hepsi aynı şeytanın köleleri. En azından gazeteciler toplansaydı, durum izah edilseydi yalan söyleyecek zeminleri daralırdı ama yine yalan söyleyip saldırırlardı…