Hazreti Ömer’e (r.a) atfedilen bir söz vardır.
“Perde-i gayb açılsa, yakînim artmaz!..”
Yani; “Allah’ı çıplak gözle görsem, şuan daki imanımdan daha fazlası söz konusu olmaz…”
Mealen böyle diyebiliriz bu ifade için.
Yazıya neden mi bu ifade ile girdim?
Söyleyeyim…
Önceki gün Yenişafak Gazetesi, ciddi bir gazetecilik örneği sergileyerek bendenizin, öteden beri (17-25 Aralık süreci…) Bel’am olarak nitelediğim FG’nin, Mason olduğu yönündeki iddiaların belgelerini yayımladı.
Büyük bir iş…
Yenişafak’ı bu gazetecilik başarısından ötürü kutlayıp gelelim asıl meselemize.
Yazının başında Hazreti Ömer’e atfedilen sözü neden yazdığım hususuna yani…
Konuya başlamadan önce Bel’am’a dair küçük bir not derç etmek, sanırım iyi olur.
Bel’am, Hz. Musa döneminde yaşamış ilmi kimliği olan ve fakat sonradan karşı tarafın saflarında yer almış bir bedbaht…
Ayrıntı isteyenler Kur’an’da Bel’am adı geçen ayetlere müracaat edebilirler.
Ve gelelim sadede…
Efendim, bendenizin malum şahıs ile ilgili kanaatleri, çok uzun zamandan beridir böyle.
Hatta nezdimde, daha karanlık bir ilişkiler yumağının önemli aktörlerinden birisidir.
Bunları şimdi söylemiyorum.
Yazı yazma geçmişimde bunun kanıtları var, o bahs-i diğer…
FG, nam-ı diğer Bel’am ile ilgili hiçbir bilgi beni şaşırtmaz açıkçası.
Ben, onun, İslâm’a düşmanlık ve vatana hıyanet için özel olarak yetiştirildiği kanaatindeyim, masonluk ne ki?
Yani, MOSSAD yahut CIA’nın veya başka bir gizli servisin kontrolünde olduğu yönünde kesin ve net belgeler ortaya konsa, zerre kadar taaccüp etmem!
Bunu, daha 1991 yılında atılmamış bir bombanın Yahudi çocuklarını öldürdüğü varsayımıyla verdiği vaazda, hıçkıra hıçkıra ağlarken gördüğümüzde anlamıştık.
Şimdilerde FG’nin komuta ettiği ‘İntihar komandoları örgütüne’ asker yazılan Ali Bulaç, Müslümanları arkadan hançerleyen bu konuşmayı “Ağlayan ve ağlatan hoca” başlıklı yazısıyla pek veciz (!) bir biçimde kaleme almıştı vakt-i zamanında.
Oysa o günlerde Irak’ta, çocuklarla birlikte binlerce Müslümanın parçalanmış cesetlerinin fotoğrafları, çarşaf çarşaf yayımlanıyordu dünya medyasında.
Mavi Marmara, üzerinde dumanı tüten dünkü hadise sayılır bunun yanında.
Bir öfke, kin, nefret ve hınç nöbetini andıran beddua seansı için yeni bir şey söylemeye bilmem gerek var mı?
“Peygamber olimpiyatlara geldi” iftirası ve yine Efendimizin (s.a.v) bir filmde kamyonete bindirilmesi faciası ise hatırlamak istemeyeceğimiz denli büyük bir İslam düşmanlığı…
FG, hiçbir zaman Müslümanların yanında olmadı!
Birlikte gibi göründüğü kimi safdil Müslümanların onun yanında durması, Müslümanlarla birlikte olduğu sonucuna asla varmaz!
İsrail’i otorite sayması, Türkiye aleyhine ABD’deki senatörlerden imza toplaması ve dünyanın birçok yerinde CIA ajanlarını istihdam ettiği okullar, İslam düşmanlarıyla iş tuttuğunu cümle âleme gösteren açık kanıtlar…
Kim bilir buna benzer daha nice faaliyetler vardır. Masonluk zurnanın son deliği…