Yılbaşı gecesindeki terör saldırısı ve ardından oluşturulmaya çalışılan ortam önümüzdeki süreçte başımıza örülmek istenen çorabın ilk ilmikleriydi. Neler olduğuna kısaca bir bakalım. Ünlü bir eğlence merkezine saldırarak otuz dokuz insanımızı katlettiler, hemen ardından da diyanet işleri başkanlığının Müslümanlar’a her sene rutin olarak yaptığı ‘yılbaşı kutlama bahanesiyle İslam ahlakı dışına çıkmayın’ uyarılarını farklı kalıplarda sunup bu terör eyleminin sebebi olarak göstermeye çalıştılar. Katledilen insanlar seküler kesimden olduğu için de muhafazakâr kesimden birilerinin “iyi olmuş” demesini beklediler, beklentileri karşılanmayınca da kendi açtıkları muhafazakâr görünümlü sahte sosyal medya hesaplarıyla kendileri söylediler. “Bu eylem yaşam tarzımıza yapılan bir saldırıydı” söylemleri eşliğindeki sistemi değiştirmeyin propagandasıyla da asıl konuya giriş yaptılar.
Ben şimdi burada, her akşam TV ekranlarına çıkıp da yaşam tarzı demagojisi yapanlara karşı, “Gaziantep’te bir mahalle düğününe saldırmışlardı, orada fakir insanlar ölmüştü, DAEŞ o saldırıyı fakir yaşam tarzına karşı mı yapmıştı” demeyeceğim ya da bu ülkede yakın bir zaman öncesine kadar sadece dindar yaşam tarzlarından dolayı şiddet gören, okullarından veya işlerinden atılan insanların yaşam tarzlarını neden hiç savunmadınız da demeyeceğim, hele ki “Düzgün giyin de gel” denilerek hastaneden kovulan tesettürlü bir anne kucağında ölen çocuğuyla evine dönerken neredeydiniz diye hiç demeyeceğim; çünkü.. Neyse. Bunların yerine saldırının kodlarını yazalım. Bunu kim neden yaptı beraberce anlamaya çalışalım. Saldırıyı yapan DAEŞ’li mi, PKK’lı mı, FETÖ’cü mü yoksa CIA ajanı mı, bunun hiçbir önemi yok, zaten hepsi aynı. İşleri yolunda gitmez ve algı tersine dönerse bunun bir mafya hesaplaşması olduğunu da duyabiliriz ama şu anki duruma göre değerlendirirsek bu saldırıyı Türkiye’nin boynuna tasma olarak taktıkları mevcut sistemin değişmemesi için her yolu deneyecek olan üst akıl yaptı. Amaçları TC vatandaşı olan ve bir şekilde söz sahibi yaptıkları elemanları aracılığıyla halkı kışkırtarak siyasi karşıtlığımızı düşmanlığa çevirmektir. Bu şekilde, eğer başarabilirlerse bir iç çatışma ortamı oluşturabilecek, başaramazlarsa da yeni sistem aleyhine terör destekli bir propagandayla ellerini güçlendirebilecekler. Sistem değişikliği karşısında kullanabilecekleri bir argümanları olmadığı için de yıllarca halkın üzerinde kırbaç gibi kullandıkları ve hali hazırda bir müşteri kitlesi olan laikliği süsleyerek hortlatmaya çalışıyorlar.
Bu olay gündemde kaldıkça propagandalarına ortam sağlayabildikleri için de katili veya katilleri profesyonelce saklıyorlar. Saldırganın uzun süre yakalanamamasının sebebi de budur.
Önerim bu saldırının amacına ulaşamaması için en azından vatansever kitle ve medya tarafından mümkün olduğunca gündemden düşürülmesidir. Bu şekilde hem üst akıl’ın ahlaksızca ürettiği kozlarından birini daha elinden almış hem de bu ülkeye terörle yön veremeyeceklerini en güzel şekilde ifade etmiş olabiliriz… Selam ve dua ile…