Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun geçtiğimiz günlerde referanduma binaen yazdığı bir yazıda bazı önerilerini sıraladıktan sonra “Sen de var mısın” diye sormuş. Tam münazaralık bir yazıydı, münazara yapalım dedik

AHC: Ben tek akıl değil ortak akıl çalışsın istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Devletimiz, 2002 yılına kadar ülkeyi millete rağmen yöneten, kendisine itiraz edenleri de yok eden bir ‘tek akıl’ tarafından yönetildi. Yüzde yüz uzlaşma mümkün olamayacağı için isteğinize en yakın olan seçenek çoğunluğun ortak aklı olacaktır, yeni sistemin sunduğu da budur

AHC: Ben kuvvetler ayrı olsun istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Kuvvetlerin birbirlerinden ayrı olmaları ama bu ülkeye hizmet için var olduklarını da unutmamaları gerekiyor. Milletin kontrolünde olmayan kuvvetler birbirlerine üstünlük sağlayabilmek için veya başka sebeplerle geçmişte olduğu gibi dış odakların kontrolüne girebilirler. Milletin seçeceği cumhurbaşkanı millet adına kuvvetlerin başında olup onların kontrolden çıkmalarını engellemelidir.

AHC: Ben hapiste hiçbir gazeteci kalmasın istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Bu, bizim isteğimize değil de gazetecilerin suç işlememelerine bağlıdır. Taciz terör cinayet gibi suçları olan gazeteciler sırf gazeteci oldukları için serbest bırakılamazlar; mesela Can Dündar’ın ‘hapisteki gazeteci’ dediği şahıslardan biri olan İ.Ç. PKK’nın ‘zagros siyabend’ kod adlı, sözde Amanoslar-Osmaniye-Erzin sorumlusuydu

AHC: Ben güçlü bir Meclis olsun istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Meclisin görevi millet adına devleti yönetmektir ama ülkemizde devlet ve meclis ayrı ayrı kurumlardı, devlet milletten bağımsızdı, Meclis’in görevi de halkın taleplerini devlete iletmek ama nihayetinde devletin istediği yasaları yapmaktı; yani millet devletini yönetenleri seçemiyordu. Tayyip Erdoğan bu sisteme fiili olarak son verdi. Yeni sistemle de devlet meclis gibi doğrudan millete bağlanacak ve millet devlet idaresini resmen devralarak vekâleten zayıf değil asaleten en güçlü yapı olacaktır.

AHC: Ben Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Meclis seçimi aynı gün olmasın istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Evet, bu seçimlerin farklı zamanlarda yapılması, hoşa gitmeyen şeyler olmaya başlarsa milletin cumhurbaşkanına kendine gel mesajı vermesini sağlayabilir.

AHC: Ben adam gibi denetim, adam gibi denge ve fren istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Denetim, denge ve fren elbette olmalıdır, olacaktır da; ancak mevcut sistemde AYM gibi vesayet kurumlarına verilmiş olan bu görev yeni sistemde milletin etki edebildiği kurumlara verilmelidir.

AHC: Ben çok oyu alan, sistemi ele geçirip keyfine göre davranamasın istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Ben de hiç seçime girmedikleri halde hükümetler yıkıp hükümetler kuran ama yaptıklarından dolayı millete hiç hesap vermeyen paşaların, patronların, yargıçların keyiflerine göre davranmalarını istemiyorum.

AHC: Ben bağımsız, bağlantısız bir hukuk sistemi istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Evet, yeni sistemle beraber gayrimilli vesayet odaklarının etkisini kaybedecek olması, yargının sadece millete karşı sorumluluk taşımasını ve adaletli olmasını sağlayacaktır.

AHC: Ben 1940’lara dönmek istemiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Ülkeyi halkın hiç seçmediği, hiç sevmediği, hatta nefret ettiği bir devletin silah zoruyla yönettiği zamanlara dönmeyi o şartlardan nemalananlar dışında kimse istemez. Türkçe ezan duymak da canımı sıkardı.

AHC: Ben özgürlükçü, çoğulcu, demokrat bir Türkiye istiyorum. Sen de var mısın?

BEN: Evet ve bu yüzden ben referandumda evet diyeceğim. Sen de var mısın?