İstanbul’da gerçekleştirilen hain terör saldırısı sadece Türkiye’yi değil Ortadoğu’nun mazlum halklarını ve İslam dünyasını da hedef alan bir saldırı.
Bu alçak saldırıyı gerçekleştiren maşanın adının ne olduğunun hiçbir önemi yok.
El Bab’ın temizlenmesini engellemek için mi yapıldı, PKK intikam için mi saldırdı, başkanlıkla ilgili anayasa değişikliğini engelleme girişimi miydi; bütün bu sorular da anlamsız.
Çünkü bütün bunların hepsi birbirine bağlı.
Uzun süredir adı konmamış büyük bir savaşın içindeyiz.
Bu savaş, Müslümanların büyük umutlar beslediği Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesidir.
Beşiktaş’ta polislerimizi hedef alan kalleş saldırı, tıpkı benzer saldırılarda olduğu gibi, devletlerin ve istihbarat örgütlerinin desteği olmadan ve içerden yardım almadan gerçekleştirilebilecek bir eylem değil.
Dede Korkut’un son dönemde sıkça gündeme gelen bir sözü var:
“Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz.”
Maalesef kahpe bir değil, iki değil.
Onlarca eve ateş düşüren terör saldırısının ardından sosyal medyada yazılanlar, “Bu ülkede ne ara bu kadar hain yetişti” dedirten türden.
Hainlerin Türkiye’ye verdiği zararı dışımızdaki düşmanlar vermedi.
Artık yeter!
Gazetemizin dün manşetten ilan ettiği gibi, kısas istiyoruz.
Adalet istiyoruz.
Teröristler, darbeciler ve vatan hainleri için idam cezası bir an önce çıkarılmalı.
Cezaevlerinde tutulan ve ülke dışına kaçan hainlerin İstanbul’daki saldırının ardından serbest kalacakları ve Türkiye’ye dönecekleri günün hayaliyle ellerini ovuşturduklarını görür gibiyim.
İçinde bulunduğumuz mücadele kana kan, göze göz, dişe diş verilmesi gereken bir mücadele.
En ufak gevşekliğin -Allah korusun- telafisi imkânsız vahim sonuçlara yol açabileceği bir savaş bu.
Bu savaşta korkuya, ye’se ve tereddüde yer yok.
Dimdik ayakta durmak zorundayız.
Allah’ın izniyle tehditlere ve şantajlara boyun eğmeden ilerleyeceğiz.
Kutlu yolumuzdan bizi asla döndüremeyecekler.
İstanbul’da yaşanan acıyı sadece biz değil, umutlarını ülkemize bağlayan kardeşlerimiz de yüreklerinde hissetti.
Dün geceden bu yana İslam coğrafyasının dört bir yanında Türkiye’nin bekası ve selameti için dualar ediliyor.
Tıpkı 15 Temmuz gecesi hain darbe girişiminin başarısız olması için yapılan dualar gibi.
TRT’de yayınlanan Türkiye’nin sevilen dizisi “Diriliş Ertuğrul” Arap ülkelerinde de büyük bir beğeniyle izleniyor.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatan diziye gönderme yapan bir Arap kardeşimizin polislerimizi hedef alan saldırı sonrası yaptığı yorum şöyleydi:
“Size obayı hainlerden temizleyecek bir Ertuğrul lazım.”
Ülkemizin yüreğine ateş düştü.
Bu acının ve akan kanın intikamını almak devletin boynunun borcudur.
Tek tesellimiz her menfur saldırıdan sonra hainlerin ve kirli oyunlarının daha fazla deşifre olması.
Terörle ve her türlü kahpelikle Türkiye’nin kuyusunu kazmaya çalışırken kendi mezarlarını kazdıklarının farkında değiller.
Kılıç kınından ve ok yaydan çıktı.
Artık geri dönüş olmayacak.
Bu işin ortası da yok.
Ya bu savaşı kazanacağız ya da yok olup gideceğiz.
Yani hainlere acıma ve kaybetme gibi bir lükse sahip değiliz.
Ata mirası vatanımızı kurda, kuşa ve çakallara yem edemeyiz.
Bu bilinçle tüm Türkiye olarak birbirimize kenetlenmemiz gerekiyor.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.
Rabbim ülkemizi korusun ve bir daha böyle acılar yaşatmasın.