(Yazının başlığının 90’larda çok moda olan kişisel ve ekonomik gelişimin sırlarını çözdüğü iddiasıyla çokça satmış ve üstelik ciddi ciddi kitapevlerinin raflarını süslemiş sansasyonel, süslü kitap adlarına benzediğinin çok farkındayım. Bu da benim o kitaplardan öğrendiğim ve bu yazıyı ilgi çekici kılmak için kullandığım bir pazarlama yöntemi işte. Bir Pazar günü muhterem okuyucuyu biraz olsun tebessüm ettirebilmek için böyle bir başlıkla giriş yaptım. Ancak aşağıdaki satırların belirli bir ciddiyet ve gözleme dayalı fikir içerdiğini de şimdiden belirtmeliyim. ? )

Geçtiğimiz hafta, Türkiye turizminin başkenti Antalya’da bir kaç gün geçirdim ve önemli bazı gözlemlerde bulunma fırsatı yakaladım. Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizi ardından Rus hükümetinin aldığı fevri kararlar ve Rus seyahat şirketlerinin rezervasyon iptalleri nedeniyle turizm sektörüne bir anda çöken karamsarlık havası, Başbakan Davutoğlu’nun geçtiğimiz ay dokuz maddelik Turizm Eylem Planı kapsamında açıkladığı turizm yatırımcısına yönelik teşvik ve destek paketleriyle birlikte dağılmaya başladı. Bu plan özetle sektöre 228 Milyon liralık katkı ve 288 Milyonluk da borç erteleme imkânı getiriyor. Asıl önemlisi ise bu eylem planıyla birlikte, hükümet işin en başında duruma vaziyet ettiğini gösteriyor, ülkemiz için son derece önemli bir girdi ve üretim-istihdam kaynağı olan turizm kesimine ”No panic! Biz buradayız ve yanınızdayız” mesajı vererek güvenli bir şekilde yollarına devam etmeleri için gerekli moral ve motivasyonu sağlıyor.

Ancak sahada, daha doğrusu küçük ve orta ölçekli turizm girişimcisi nezdinde psikolojik tedirginliğin halen tam olarak giderilmiş olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Çünkü onlar neticede turizm acentalarının ülkemize çekeceği turiste bağlı olarak ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bu aşamada yıllardan beri alıştıkları ve tüketim alışkanlıklarını belleklerine kazıdıkları Rus turistlerin büyük ölçüde gelmeyecekleri endişesi, onları gelecek projeksiyonu yapmak hususunda sıkıntıya sokuyor. Bu durumu anlayabilmek mümkün olmakla birlikte esasen Rusya Turizm Acentaları Birliği geçtiğimiz günlerde yurt dışına çıkan Rus gezgin sayısının bu yıl % 50 oranında azalmasını beklediklerini açıkladılar. Buna göre tatilini yurt dışında geçiren Rus vatandaşlarının sayısı geçtiğimiz yıl 12 milyon iken, bu yıl 6 milyona düşmesi bekleniyor. Yani Rusya ile aramızda siyasi merkezli bir kriz olmasaydı bile bu yıl Türkiye’ye gelen Rus turist sayısı yarı yarıya azalacaktı ve turizm kesimi bu durumu telafi edebilmek uğraşısına girecekti.  Kaldı ki, 2014 yılından bu yana Rus ekonomisi yaşanacak olan bu krizin sinyalleri vermekteydi. Bu açıdan baktığımızda tıpkı enerji alanında olduğu gibi ülkemiz için büyük önem taşıyan konularda belirli ülkelere çok sıkı bağlı olmak her zaman çeşitli riskleri de içinde barındırmaktadır. Ayrıca bu yıl ülkemize hiç Rus turist gelmeyeceğini iddia etmek ise gerçeklerle bağdaşmayan vehimsel bir yaklaşımdır.

Sermayesi, alt yapısı ve donanımı güçlü rekabetçi şirketler büyük ekonomik krizlerin yaşandığı dönemleri fırsatlara çevirmek konusunda oldukça mahirlerdir. Koşullar ne olursa olsu vizyonel çizgilerinden asla ödün vermezler, ürün ve hizmet çeşitliliğini çoğaltarak yeni pazarlar bulma gayretiyle daha çok efor sarf eder, bu esnada da kendi yapılarını yeniden gözden geçirip yeni duruma göre pozisyon alırlar.

İşte Türkiye bu anlamda turizm altyapısı, çeşitliliği, potansiyeli, deneyimi, yıllar içersinde yetişen nitelikli personeli ve gerekli mobilizasyonu sağlayabilecek sermaye birikimiyle, sektörde tüm dünya ile rekabet edebilecek düzeydedir. Bu nedenle Rusya’nın gerek içinde bulunduğu ekonomik kriz ve gerekse Türkiye ile yaşadığı sorunlar nedeniyle bu yıl az sayıda Rus turistin ülkemize gelecek oluşu kimseyi başlı başına bir endişeye sevk etmemelidir.

Rus turistin yoğunluklu tercih ettiği Antalya ise, EXPO 2016 çerçevesinde geçtiğimiz yıllara oranla çok daha büyük bir turizm hacmine ulaşacak ve şehir, bölgesel destinasyon olmaktan çıkıp, dünya çapında turistik bir markaya dönüşecektir. Antalya’da şu an yer gök EXPO…

Belki de Rusya ile yaşadığımız kriz,  Türkiye turizmine henüz farkında olmadığımız yepyeni ve çok daha kazançlı fırsatlar sunacaktır. Ülkemiz turizm yatırımcısının ve devletimizin bu perspektife sahip olduğuna yürekten inanıyorum. Yeter ki,  bizleri negatif enerji ve ye’se boğmaya çalışanların iğvalarına kapılıp, gerekli adımları atmaktan kaçınmayalım. Dünya, Rusya’dan çok ama çok daha büyük!

Türkiye’miz gerçekten çok güzeldir ve güzel olan da çekicidir. Bu ülkeye turist olarak gelmek isteyen herkes, bu güzelliklerden bütçesi her ne olursa olsun bir şekilde yararlanabilir. Allah’ın izniyle çok daha fazlası gelecek bu ülkeye… ”No panic!…”

Selam ve dua ile…