19 Ocak 2024 tarihinde Alper Gezeravcı uzaya çıkan ilk Türk astronot olarak adını Türk tarihine altın harflerle yazdırdı.
Bu yolculuk öncesi ülkemizin müzmin muhaliflerinin yorumları ve karalama kampanyaları ise kimseyi şaşırtmadı ama hepimiz cehaletleri ve hamakatları nedeniyle onlar adına utandık.
Bunlara göre astronotumuz bilimsel çalışmalar yapmak için değil de siyasi bir şov uğruna, turistik bir gezi amacıyla uzaya gönderilmiş.
İlgili kurumlar durumun hiç de böyle olmadığını ve astronotlar ile uzay turistleri arasındaki farkları gösteren açıklamalar yapsalar da müzmin muhaliflerimizi ikna etmeleri mümkün olmadı.
Zira kabul edelim ki bütün bu irrasyonel tepkilerin arkasında sadece bir sebep yatıyor.
O sebep de Recep Tayyip Erdoğan’ın kimliği nedeniyle başarılarını asla kabullenmemek, görmemek ve onu itibarsızlaştırmak için ilk günden itibaren takındıkları hazımsız siyasi tavır.
Gökten bıldırcın eti ve kudret helvası inse bile bunlar hani soğan, hani sarımsak diyeceklerdir.
Hazımsızlığa dayalı bu siyasi tavrı, Türkiye’nin yapmış olduğu her büyük atılımda kendilerini gülünç duruma düşürmek pahasına devam ettirdiler.
Hatırlayın, İstanbul’un toplu ulaşımında âdeta devrim yapan Marmaray açıldığında bunlar, Marmaray su sızdırıyor asla Marmaray’a binilmez diye yazılar yazıp kampanyalar yapmışlardı.
Millî muharip uçağımız Kaan’ın ilk parçası üretildiğinde de kalorifer peteği ürettiler diye akıllarınca dalga geçmişlerdi.
Yerli ve millî ilk Türk arabası Togg üretildiğinde ise fabrikası yok, İtalya’da üretiliyor diye arsızca yalan söylemekten yüzleri kızarmamıştı. Bugün Gemlik’te üretilen binlerce Togg yollarda.
Bununla ilgili yüzlerce örnek verebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günden beri hizmetlerini itibarsızlaştırmak için böyle yüzlerce yalan ve dezenformasyonla karşı karşıya kaldı.
Buna rağmen günün sonunda Erdoğan, Türk siyasetindeki başarılarıyla şimdiden tarihe geçmiş durumda.
Müzmin muhaliflerin yalanları ise tarihin tozlu sayfalarında unutulup gidecek.
Zira Erdoğan’ın her zaman tekrar ettiği “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” atasözümüzün de gösterdiği üzere; bu memleket için taş üstüne taş koyanları, bu millet her zaman hatırlamıştır.
Geride bir semerden başka şey bırakmayanların semeri ise kısa bir süre içerisinde çürüyüp gidecektir.