Son günlerde Türkiye’den bazı isimler Ankara ve Kahire’nin aralarındaki diğer sorunları bir yana bırakıp Akdeniz’de ortak çıkarları doğrultusunda anlaşma sağlayabilecekleri yönünde yorumlarda bulunmaya başladı.
Arap sokağında da ara sıra dile getirilen ve her iki ülkenin yararına olacak bu beklentinin gerçekleşme ihtimali ne yazık ki çok yüksek değil.
Mısır’ın Akdeniz’deki çıkarlarını koruyabilmek için Türkiye’yle deniz sınırı anlaşması yapması gerekiyor.
Çünkü Yunanistan’ın dayatmaya çalıştığı sınırları kabul etmesi halinde yaklaşık Lübnan büyüklüğünde bir alanı kaybedecek.
Normalde Kahire’nin böyle bir kayba razı olmaması ve çıkarları için Ankara’yla anlaşmanın bir yolunu bulması beklenir.
Fakat darbeyle yönetime el koyan Abdülfettah es-Sisi’nin bugüne kadar sergilediği tavırlar Mısır’ın kaybını önemsemeyeceğini gösteriyor.
Çünkü önceliği ülke çıkarları değil kendi koltuğu.
O koltukta oturuyor olmasını da Arap Baharı karşıtı ülkeler ile İsrail’in desteğine borçlu olduğunun farkında.
Abdülfettah es-Sisi Mısır’ın çıkarlarını umursuyor olsaydı Kızıldeniz’deki stratejik Tiran ve Sanafir adalarını Suudi Arabistan’a vermezdi.
Darbecilerin Mısır-Etiyopya ilişkileri ve Nahda Barajı konusunda ortaya koydukları performans da milli menfaatleri kolaylıkla gözden çıkarabileceklerinin bir başka kanıtı.
Rahmetli Mursi, 2013 yazında yaptığı bir konuşmada “Nil’in tek bir damlası eksilirse, bedeli kanlarımız olur” diyerek Etiyopya’yı Mısır’ın su güvenliğine zarar verecek hiçbir adım atmaması yönünde uyarmıştı.
Abdülfettah es-Sisi’nin Mısır’ın Nil sularındaki payını korumak için yaptığı ise dünya diplomasi ve uluslararası ilişkiler tarihindeki “en komik girişim” oldu.
İki yıl önce Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile kameraların karşısına geçen es-Sisi, “Benden sonra tekrar et” diyerek konuğuna Arapça olarak “Vallahi Mısır’a zarar vermeyeceğiz” şeklinde yemin ettirdi.
Abiy Ahmed’in Arapça bilmediği için muhtemelen anlamadan tekrar ettiği yeminin hiçbir bağlayıcılığı olmadığını söylemeye gerek yok.
Etiyopya, savaşı dahi göze alarak baraj projesini tamamlayacaklarını söylüyor.
Mısır’ın ise Etiyopya’yla savaşacak gücü yok.
Yeterli uçağa ve gemiye sahip olmak onların etkin bir şekilde kullanılacağı anlamına gelmiyor.
Arap ülkelerinde yüklü miktarlar ödenerek hiç kullanılmayacak silahların satın alınması nadir görülen bir olay değil.
İsrail’le girdiği savaşta hezimete uğrayan Mısır ordusunun en iyi bildiği şey, silahsız masum insanlara baskı uygulamak, salatalık ve domates yetiştirip satmak, çimento ve makarna üretmek.
Bu durumun farkında olan Etiyopya, darbecilerin elinde her geçen gün güç kaybeden Kahire’nin itirazlarına aldırış etmeden ve tehditlerini ciddiye almadan baraj projesini sürdürüyor.
Kısacası, es-Sisi’nin varlığında Mısır’ın milli menfaatlerini ön planda tutarak Türkiye’yle anlaşması oldukça zor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugüne kadar aynı masaya oturmayı reddettiği es-Sisi’yi muhatap alması da imkânsız.
Ayrıca böyle bir adımın diğer tarafta olumlu karşılanacağının garantisi yok.
Abdülfettah es-Sisi’nin velinimetleri olan BAE, Suudi Arabistan ve İsrail’e rağmen Türkiye’yle anlaşması pek mümkün değil.