Pazar gününden beri AK Parti’nin oyunun neden düştüğü, vatandaşın nasıl bir mesaj vermek istediği, HDP’nin nasıl olup da barajı geçtiği, koalisyonu hangi partilerin kurmasının hayırlı olacağı, erken seçimin ne gibi sonuçlar doğuracağı enine boyuna tartışılıyor. 7 Haziran seçiminin sonucunu daha çok tartışacağız gibi… Şüphesiz başta iktidar partisi olmak üzere her parti kendi muhasebesini yapacaktır. Hatalarını, eksiklerini, zayıf noktalarını ortaya çıkaracaktır.
Seçim öncesinde ne kadar oy alacağını merak ettiğim Saadet ve Büyük Birlik partilerinin oluşturduğu Milli İttifak da sandıktan umduğunu bulamayanlar arasında yer aldı. Sandık başına giden 47 milyon seçmenin sadece 949 bininin oyunu alan ve yüzde 2,06 oy oranında kalan ittifak, her iki partinin de kendi başlarına girdiği 2014 Yerel Seçimleri’nden daha düşük bir oy oranı elde etmiş oldu. Merhum liderler Erbakan ve Yazıcıoğlu’nun mirasına sahip çıktıklarını deklare ederek girdikleri seçimin sonucu, her iki parti açısından da hazin bir tablo ortaya çıkardı.
Bunun böyle olacağı belliydi aslında. Saadet ve Büyük Birlik’in seçim ittifakını millet, Yeni Türkiye yolunda 7 Haziran’ı önemli bir eşik olarak gören ve bu niyetle seçime hazırlanan AK Parti’ye karşı oluşturulan kirli ittifakın bir parçası olarak gördü. Ne olmuştu da daha önceki seçimlerde bir araya gelmeyi düşünmeyen bu iki parti, bu seçimde bir araya gelip güç birliği yapma kararı almıştı? Ne olmuştu da her iki partinin genel başkanı, bu zamana kadar yan yana gelmekten imtina ettikleri Paralel İhanet Çetesi ile sarmaş dolaş olmuş, bu çetenin yanında saf tutmuştu? İttifak’ın duruşu, millet nezdinde makbul bir davranış olarak görülmedi. Özellikle Mustafa Kamalak’ın Paralel Çete ile ilgili, “Ülkemizin son 40 yılına damga vurmuş böyle hayırlı bir hareket daha yoktur” açıklaması, çoğu Milli Görüşçü için büyük bir hayal kırıklığı idi. İçinden çıktığı, dahası liderliğini yaptığı hareketi adeta yok sayan böyle talihsiz bir açıklama tüm Milli Görüşçüleri rahatsız etti. Daha düne kadar bu çetenin medyasında küçük bir haberden öteye gidemeyen Saadet Partisi ve liderinin manşetlerden inmemesi de, Milli İttifak üzerinde Paralel İhanet Çetesi’nin uğursuz gölgesinin düştüğünün bir nişanesi oldu. Paralel Çete gölgesini düşürdü ama desteğini düşürmedi. Zaten aldıkları oyun azlığı da Paralel Çete’nin ittifaka oy vermediğinin açık bir kanıtı oldu.
Her ne kadar seçim sonrasında, “Medya bize suskunluk sarmalı uyguladı, sesimizi duyurmadı. Yüzde 10 barajı seçmenin gözünü korkuttu, halk bize o yüzden bize oy vermedi” tarzı açıklamalarla hezimete kılıf aransa da Milli Görüş ve Büyük Birlik tabanı, başından beri bu ittifaka sıcak bakmamıştı zaten. Paralel Çete’ye yakınlık kurulmaya devam edildiği sürece de seçmen, her iki partinin de üzerini çizmeye devam edecek. Naçizane tavsiyem; olur da bir koalisyon kurulamaz ve erken seçime gidilirse eğer, her iki parti de AK Parti lehine yarıştan çekildiklerini ve seçime katılmayacaklarını açıklasınlar. Hiç olmazsa Yeni Türkiye idealine bu şekilde bir katkıları olur.