Son yaşadığımız mel’un darbe girişiminin ilk anlarından itibaren yaşananlar beni yıllar öncesine götürdü. 1986 yılının son günü Polatlı’da yayınlamakta olduğumuz Polatlı Ekspres Gazetesi’nde yayınladığımız “Derler’miş” başlıklı bir yazıda “Müslümanlar bir gün Allahu Ekber diyeceklerdir” denildiği için “Laikliğe aykırı davranmak”tan CMUK 163. ve 164. maddeleri gereğince savcılık soruşturma açmıştı.
Vakti zamanın birinde gayrimüslimin birine “minareye çık da bir ezan oku” demişler. Gayrimüslim çıkmış minareye, başlamış okumaya: “Allahu Ekber, Allahu Ekber derler” demiş.
Yazının yayınlandığı o dönemde estirilen gerici, mürteci, yobaz vs. yakıştırmalarıyla ortalıkta bir kasırga estiriliyor, Müslümanlar sindiriliyordu. YÖK Başkanı İhsan Doğramacı Kur’an’daki emirlere ve Diyanet’in fetvasında karşılık “Diyanet bilmez ben bilirim” diyordu. Aynı günlerde kendisinin bir Müslüman değil de Maruni ( M.S. 4-5yy’larda yaşamış Süryani kökenli hristiyan din adamına dayanan bir mezhep)olduğu iddialarına en ufak bir tekzip yayınlamayan Doğramacı yukarıdaki fıkra misali “Müslümanlar bilmez, Diyanet bilmez ben bilirim” demiş. Ne gâm. İşte o yazı “Müslümanlar bir gün Allahu Ekber diyeceklerdir” diye bitiyordu.
Kurucuları arasında yer aldığı Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) ve “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De” platformundan istifa eden Cengiz Alğan da Sebestiyet’teki yazısında şunları söylüyordu:
“Oysa beğenmedikleri makarnacılar daha ilk anda, 81 vilayette yüzbinlerle, sabahlara kadar sokaklara dökülüp onların da, demokrasinin de geleceğini kurtardı. Ben ise 15 Temmuz Devrimi’nde darbeye karşı yürüyen bu yüzbinlerin arasında bir damla olmaktan onur duyuyorum.
… On binler sadece “Allahu Ekber” nidalarıyla ve liderlerinin ismini haykırarak, büyük bir inanç ve kararlılıkla, darbeye karşı yürüyordu.
… Kısaca yıllardır makarna-kömür edebiyatıyla aşağılanan AK Parti tabanıydı sokaktaki kalabalık. Bozkurt işareti yapan epeyce Ülkücü genç de vardı ama kahir çoğunluk Rabia işareti yapan, Erdoğan diye feryat eden bu tabandı. (Bu arada hayatımda ilk defa Ülkücülerle ortak bir eyleme katılmış oldum).”
Benzer bir yaklaşım (biraz ironi de içerse) Volkan Ertit’ten geldi: “Ulan adam Allah Allah diyerek apartmanın çatı katına çıkarak savaş uçağının üzerine atlamaya çalışıyor, 300 bin kiloluk tanka kafa atıyor, fotoğraftaki ÇYDD kadını:) yeşil bayrak taşıyor, ateist arkadaşım meydanda ‘tekbir’den sonra en güçlü Allahu Ekber diye bağırıyor.”
Polatlı’dan çıkan ilk Füze rampalarının Ankara’ya 25 km kala polis ve vatandaşlarca ablukaya alınarak durdurulmasının ardından iki ayrı güzergâhtan yola çıkarılan füze rampalarının etkisiz hale getirilmesinde tinerci diye hakir görülen gençler en ön saflarda “Abi biz Askeri araçların önüne atlayalım, biz ezilsek de oyalarken siz yetişirsiniz!” diyebiliyorlar.
Darbe girişiminden saatler öncesinde fellik fellik Pokemon kovalayan gençler tankların önüne geçti, tank kovaladılar.
Nereden nereye? Her ne olmuş olursa olsun bir gerçek var ki 16 Temmuz’un ilk saatlerinden başlayarak çok ufak bir azınlığın tepki gösterdiği “Sala ve ezanlar” milleti uyandırdı, diri tuttu ve millet topyekûn “Allahu Ekber!” dedi…