Tüm okul türlerini de kapsayan Polatlı’daki programlarımızı bitirdik hamdolsun.
Fen Lisesi’nden eski tabirlerle Endüstri Meslek Liselerine, Sağlık Meslek Lisesi’nden Ticaret Lisesine, Anadolu Liselerinden Anadolu İmam Hatip Liselerine varıncaya değin
Okul türlerinin hepsini kapsamasının yanında, sosyal ve ekonomik manada farklı kesimlerin, farklı semtlerde yaşayanların çocuklarının okuduğu tüm okullardaki öğrencilerimizle buluşmanın çok farklı faydalarını yerinde müşahede etme, not etme imkânı buldum.
Elbette dünyanın yuvarlaklığını keşfeden ilk insan ben değilim. Dünyanın, ülkemizin karşı karşıya kaldığı çok farklı sorunlar herkesin malumu.
Ama oturduğu koltuktan kalkmadan, bulunduğu semtten hiç çıkmada; takmış olduğu at gözlüğünü de hiç çıkartmadan hemen her konuda ahkâm kesenlerin asla yaşamadıkları, yaşamayacaklarını tecrübe etmiş oldum.
Herkesin derdi ve önceliği çok farklı. Herkes kendi bulunduğu noktadan bakınca fotoğrafın bütünlüğünü kaçırabiliyor.
Neler mi konuştuk?
Daha ziyade neler konuşmadığımızı saysak daha kolay olur. Sadece bir kaçını bu satırlarda zikredeyim.
Aslında ana tema olarak Viyana’dan 13 Eylül’e (13 Eylül’den 13 Eylül’e), hatta 15 Temmuz’a demek biraz daha doğru olur. (Geçen yıl Diriliş Postası’nda bu hususu yazmıştım.) Bunun haricinde sosyal ve kültürel alanlar, sanat, teknoloji, müzik, ahlak, doğru ve yanlış alışkanlıklar vs. vs. aklınıza gelebilecek hemen her konuyu gençlerimizle konuştuk.
İtiraf etmeliyim ki öğrencilerimizin kahir ekseriyetinin ilgisi beklentilerimin çok üstündeydi.
En yüksek puanlarla girilen Fen Lisesi’nin yanında hiçbir puan sınırlaması olmadan girilen okullardaki öğrenci profillerinin farklılığına rağmen hemen her okulda gözleri parlayan, heyecanlı ve idealist öğrenciler gelecekle alakalı umutlarıma umut kattı.
Programların her safhası için başta Polatlı Kaymakamı Mahmut Nedim Tunçer ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Alican Kılıç’ın şahsında emeği geçen herkese hassaten teşekkür ederim.
Tarihimizde Batı’da ulaştığımız en son noktada yaşanan 2. Viyana kuşatması ve Viyana bozgununun akabinde 13 Eylül 1683’te başlayan geri çekilme ve toprak kayıplarının 238 yıl sonra durdurulduğu, son bulduğu tarih yine bir 13 Eylül.
13 Eylül 1921 Sakarya Nehri’ni de geçen işgal kuvvetlerinin durdurulmakla kalmayıp püskürtüldüğü, büyük zaferlerin ve Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında dönüm noktası olan bir tarih.
Kurtuluş Savaşı’nda düşman kuvvetlerine geçit vermeyen “Son Kale” Polatlı ikinci destanı 15 Temmuz 2016’da asker kıyafeti giymiş hainleri Ankara’ya sokmayarak/bırakmayarak yazdı.
58. Füze Tugayı’ndan Ankara’ya gitmekte olan Füze Rampalarının, her türlü şartta koordinasyon ve telsiz iletişimini de sağlamaya yarayan Ateş İdare Merkezi görevini yapan askeri araçların da bulunduğu yüzlerce haini 7-8 noktada durdurdu.
Yapracık Bayırında, Karapınar Mevkiinde, Eskişehir-Ankara karayolunda Polatlı Çıkışındaki Can Hastanesi önünde, Basri Köyü ve Yassıhöyük Jandarma Karakolu ve Acıkır Mevkiindeki 58. Füze Tugayı nizamiyesinde, Topçu ve Füze Okulu’nda, camilerde ve sokaklarda eşi benzeri görülmemiş bir destan yazdı Polatlı halkı.
Çok sayıda şehit verilmemesi (Allah’a çok şükür) ve yapılanların basına ve kamuoyuna hakkıyla aksetmemesi/aksettirilememesi belki bunda etken olmuştu.
Az yukarıda da ifade ettiğim gibi daha o kadar çok mevzu var. Ama bu satırlara sığmaz. Bu kadarla yetinelim. Nasip olursa başka zaman kalanları ele almaya çalışırız.
Güzellikler sizinle olsun, yaşananları asla unutmayalım.