Son zamanlarda metal yorgunluğu, güç zehirlenmesi gibi kavramları çok kullanmaya başladık. Özellikle Cumhurbaşkanımızın parti teşkilatları için yaptığı uyarıdan sonra yoğun bir tartışma trafiği oluşmaya başladı. İşin gereğini yapmanın esas olduğunu bilerek bu konuda tartışmanın bile faydalı olduğunu düşünüyorum. Tabii bu konuyu sadece parti teşkilatları bağlamında ele almak meseleyi çözmeyecektir. İktidar ve muhalefetiyle, bürokrasi ve sivil toplum kuruluşlarıyla topyekûn ele alınması şartıyla acil, önemli, süreli koduyla bütün topluma teşmil edilmesi gereken bir konu.
İnsanlar gibi eşyalar, toplumlar ve devletlerde yorulur. İbn Haldun devletin de insan ömrü gibi 120 yılı geçemeyeceğini söylemekte ve bu dönemi kuruluş, yükselme, gerileme ve çöküş dönemi olarak üçe ayırmaktadır. Tarihi tecrübemiz bunun aksini gösterse de sosyoloji ve siyaset biliminin babası sayılan İbn Haldun’a kulak vermekte fayda var.
Kültürümüzde uzun süre sabit bir yerde duran suyla abdest almanın bile şüpheli olduğu bir gelenekten geliyoruz. Bunu 16 yıldır iktidar da olan AK Parti’ye ve onun oluşturduğu iktidar ve sosyolojik tabana göre değerlendirebiliriz. AK Parti bu ülkede devrim niteliğinde işler yaptı. Bu işleri de sessiz sedasız yaptı. Başta bu hakkı teslim etmek lazım AK Parti 16 yılda yüzyıllık işler başarmış, tarihimize altın harflerle yazılmış bir harekettir. Sonra gelelim 16 yıldır iktidarda bulunmanın getirdiği metal yorgunluğuna ve güç zehirlenmesine.
Peki bu 16 yıllık süre içerisinde bütün AK Partililer sınavı başarıyla geçmişler midir? Hayır. Metal yorgunluğu nedeniyle dökülenlerin yanı sıra gücün ihtişamına kapılarak elenenler de olmuştur. Bu da tabii bir durumdur. Asıl dikkat edilmesi gerekenlerin başında metal yorgunu olanlardan daha ziyade güç zehirlenmesine kapılarak elindeki imkânları kötüye kullananlar gelmektedir. Metal yorgunu olanlar tabii bir şekilde elenirken güç zehirlenmesine kapılanların ayıklanması için büyük bir hassasiyet ve titiz bir çalışma gerekiyor.
Az da olsa güçlü ve önemli mevkilerde bulunan görüntü de sureti haktan gözüken ancak yakından bakınca nefsini galebe çaldıran adamların varlığı bütün toplumu rahatsız etmektedir. Türkiye ve gönül coğrafyamız için AK Parti sadece kendinden menkul bir hareket değildir. Dünyanın dört bir bucağında umudunu buraya bağlamış, gözü ve kulağı burada, kalbi titreyen milyonların beklentisidir, bu hareket.
O nedenle hiç kimsenin ne metal yorgunluğu nedeniyle ne de ucuz çıkarları ve ihtirasları nedeniyle bu harekete zarar verme hakkı ve yetkisi yoktur. Bu hassasiyeti en çok dikkate alması gerekenler şu anda ülkemizi yönetenlerdir. Milletin, ümmetin emanetini canları pahasına, hiçbir yanlış ve kirli işe alet etmeden korumaları gerekir.
Metal yorgunu olmuş ya da güç zehirlenmesine kapılmış insanlar sadece iktidar da olanlar değildir. Toplumun bütün katmanlarında sorumluluk sahibi olan herkes önce kendi nefsine ve sonrada çevresine dikkatli bakmak zorundadır. İyilerin ve iyiliklerin çoğalması umuduyla…