Geçtiğimiz hafta 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümüydü. Bir hafta boyunca darbe gününü konuştuk ve belki yıllar boyunca konuşmamız gerekecek. Hiç unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir darbe girişimiydi.
İki yıldır en çok konuşulan konulardan biri şüphesiz darbe gecesi Diyanet İşleri eski Başkanı Sayın Mehmet Görmez hoca ile Muaz el Hatip’in o gece Mit müsteşarı Hakan Fidan ile görüşmeleriydi. Üzerinde en çok yazılan en çok konuşulan konulardan biri de oydu. Ne hikmetse kimse bu güne değin bu konuda Görmez hoca ile konuşmamış, kendisini bir programa davet etmemiş, bu konu uzun süre konuşulanlardan öteye gitmemişti.
Mehmet Görmez hoca, geçen hafta Perşembe günü, Habertürk Tv’de Didem Arslan sunduğu programda, o gece karanlıkta kalmış bazı konuları uzun saatler boyunca anlattı. Birçoğumuzun bildiğini sandığı konuların aslında bildiğimiz gibi olmadığını üstüne bastıra bastıra anlattı. Özellikle camilerde “Sala” okunması konusunda…
Tedbir için aracıyla sürekli hareket halinde olan Görmez, camilerden sala okunmasına başlanması sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek için özel kalemini aradı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Mehmet Görmez, camilerde sala okumanın yetmeyeceğini, salanın yanı sıra vatandaşların meydanlara çağrılması gerektiğini sözlerine ekledi. Görmez, Erdoğan ile yaptığı bu görüşmenin ardından, sala okuyan 120 bin din görevlisi vatandaşları meydanlara çağırmaya başladığını anlattı.
Ve daha birçok ayrıntıyı anlattı o geceye dair. O anlattıkça biz neler olduğunu biraz daha iyi anlıyorduk.
Aslında bu olay Osmanlı tarihinde karşımıza çıkan ama unutulmuş Nefir-i ‘Âm’dan başka bir şey değildi. “Osmanlı da yaşamasal bir durum ortaya çıktığında, devlet başkanı (Padişah) tarafından eli silah tutan tüm halkın savunmaya çağrılmasıdır, bunu ulemanın onaylaması şarttır” diyor, Halil İnalcık hoca.
Hiç kuşkusuz Reis’in çağrısı halkın sokağa çıkması için yeter sebepti. İnsanların büyük bir kısmı bu çağrıdan önce sokaklarda toplanmışlardı ama Reis’in çağrısı, Görmez hoca’nın müftülere mesajı, televizyonlardan sala okunması çağrısı ve emri ‘Nefir-i ‘Âm’ için gerekli ulema şartını da yerine getiriyordu ki artık, sokaklar isyancılar için dar edilmek üzereydi.
Halk bu iştiyakla sokaklarda isyancı güruha gerekli cevabı vermişti. Halk galip gelmiş onlar mağlup edilmişlerdi.
15 Temmuz gecesini Allah bu ülkeye bir daha yaşatmasın, lakin Mehmet Görmez hoca gibi değerli âlimleri, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi güzide kurumları olduktan sonra bu ülke asla yanlışlara eyvallah etmeyecektir. En zor zamanlar bile gül bahçesine çevrilecek sonuçlar doğuracaktır.
Yol uzun, ama bu ülke için atılması gerek nice güzel adımlar önümüzde duruyor. İnsanlık ve İslam için, İslam’ın son kalesi Türkiye ayakta durmak zorundadır. Atılan her adım güzel bir dünya çabamızı güçlendirecektir. Bu asil düşünce İslam’la genlerimize nakşedilmiştir. Allah bizlere bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın. Yolumuzu açsın. Dünyada bizi bekleyen nice mazlumlar, nice çaresizler, nice güçsüzler var.