15 Temmuz darbe girişiminin ardından  hükümet tarafından devrim niteliğinde kararlar alınıp uygulamaya konuluyor. Bunlar içerisinde en kayda değer bulduğum, askeri liselerin kapatılması kararıdır. En çok tepkinin de bu mesele üzerinde yoğunlaştığını görmekteyiz; lakin tepki sahipleri, statükodan nemalanıp kendi ideolojik gemilerini yürütmeye devam edenlerdir. Hatta o kadar ilginç ki muhataplarını ikna için mezkur okulların Abdülmecit tarafından kurulduğunu, Abdülhamit devrinde bile türlü hadiselerin içerisinde yer almasına rağmen kapatılmadığını dillendiriyorlar; fakat cennet mekan II. Abdülhamit’in -tıpkı 15 Temmuz’daki gibi- içimizdeki mankurtlar tarafından ihanete uğrayıp bir darbeyle derdest edildiğini belirtmiyorlar. Öyle ya kendisine darbe yapan zamanın hainlerinin yetişmesinden tutun kullandıkları modern silahlara kadar hepsinde Abdülhamit Han’ın yadsınamaz emeği bulunmaktaydı. O kadar bariz bir anakronizm yaşıyorlar ki kendi kanıtlarıyla tezlerini çürüttüklerinin farkına varamıyorlar.

Askeri liselerin kapatılmasının elzemliğini, en azından şifahi (öğretici) ve kitabi (matbu) müfredatına müdahale edilmesi gerektiğini, bu değişiklikler yapılmadığı sürece Türkiye’de darbelerin bitmeyeceğini müteaddit defa yazmıştık.

Sabık Genelkurmay başkanlarından İlker Paşa, bir TV kanalındaki söyleşisinde askeri liselerin Kemalist ideoloji için ne anlama geldiğini söylememek için epey direndi. Ama satır aralarında bizi doğrulayan bir cümleyi de açık etti. Başbuğ Paşa, askeri liseler için “müfredatı bile milli eğitimin diğer liseleri ile aynı” diye savunma yaparken bizim mahallenin eski çocuklarından olan program sunucusu soruyu yapıştırdı: “öyleyse neden askeri lise ve neden bu kadar önemli?” Paşamız Abdülhamit ismine iltica edip lafı dolaştırırken bir ara şöyle deyiverdi:

– “Bir gencin düşüncelerinin şekillendiği safha lise çağıdır.”

Meselenin bam teli de tam burası. Askeri liseler Kemalizm için önemli; çünkü hazretler, ortaokul çağından henüz çıkmış gençleri ideolojik zihni altyapının teşekkül etmeğe başladığı bir dönemde hamur yoğurur gibi Kemalist, militarist ve seküler duygu ve fikirlerle şekillendiriyorlar. Öyle bir beyin yıkama faaliyeti gerçekleşiyor ki  burada ya Kemalist olacaksınız ya da fetöcüler gibi münafık.

Ne yazık ki fetöcülerin münafıklaşmasında ve takiyye uzmanı haline gelmesinde askeri okullardaki Kemalist ideoloji diktesinin hatırı sayılır etkisi vardır.

Bu okullarda ülkenin gerçek sahibi olarak Mustafa Kemal’in emanetçisi ve devrimlerin muhafızı konumundaki askerler gösterilmekte ve yeri geldiğinde siyasete müdahale bir görev olarak öğretilmekteydi. Oysa kimse milletin efendisi/hakimi değildir ve olmamalıdır. Bugüne kadar gerçekleşen darbelerin hemen hepsinde bu motivasyon az ya da çok vardır. Bunu fark etmek için sadece 28 Şubat’ı ve 27 Nisan’ı hatırlamak yeterlidir.

Askeri liselerin kapanmasıyla birlikte, lise çağını geride bırakmış gençlerin hayat felsefesi, dini tutumları, dünya görüşleri belli bir kıvama gelmiş olacağı için arzulanan jakoben dönüşümü gerçekleştirmek kolay hatta mümkün olmayacaktır.

Aynı sebebe binaen harp okullarının da milli eğitim tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Bu ülkede asker olmak ve  yeri geldiğinde aziz  üniformayla şehadet şerbetini içmek için Kemalist olmak gerekmiyor.

Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın OHAL kapsamında alınan kararların daha sonra değişebileceği yönündeki açıklamaları özellikle bu hususta, birilerini heyecanlandırmış ve umutlandırmış görünüyor.

Buradan sesleniyorum.

Aman ha! Askeri liseler garabetine yeniden dönmeyelim.

Baki selam…