Terör örgütüne destek verdikleri için görevden uzaklaştırılan HDP’li Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarıyla ilgili tartışmalar kapanacak gibi gözükmüyor. Buradan mağduriyet devşirmeye çalışan HDP ve HDP’yi tamamen kontrolü altına almaya çalışan CHP konuyu kaşımaya devam ediyor.

Burada milletin aklı selimle, parti gözlüklerini bir kenara bırakarak gelişmeleri, kimin ne dediğini, ne yaptığını dikkatle izlemesini tavsiye ediyorum. Peşinden gittikleri partilerin kime ve neye hizmet ettiklerini görebilecekleri çok güzel bir fırsat var önlerinde. Turnusol kağıdı gibi; hangi parti Türkiye sevdalısı, hangisi Türkiye düşmanı, kim terör destekçisi, kim teröre karşı çok net görecekler…

Kılıçdaoğlu’nun FETÖ operasyonuyla CHP’yi ele geçirmesinden sonra, CHP’de ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı. Barajı aşamayan HDP’ye her CHP’li evden bir oy kampanyası, AK Parti’yi birlikte sallama fantazisi, seçimlerde yapılan açık ittifaklar CHP’nin eksenini Kandil’e doğru iyice kaydırdı.

Kılıçdaroğlu’nun teröre kol kanat geren açıklamaları, terörün dağı Kandil’den CHP güzellemeriyle karşılık buldu. Şimdi anlamaya çalıştığımız nokta şu; CHP mi HDP’lileşti, HDP mi CHP’nin kontrolüne girdi. Cevap ne olursa olsun iki partinin artık “seçim müttefikleri” olmaktan çıkıp “terör kardeşleri” olduklarıdır.

İki parti arasındaki gizli aşk “terör kardeşliğine” evrilmiştir. CHP Gebze ilçe başkanının, “HDP bizim kardeş partimizdir” derken aslında Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi getirdiği noktayı itiraf ediyor.

Bu gelişmelerin Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığına denk gelmesi tesadüf olamaz. Bu hızlı eksen kayması sırasında Kılıçdaroğlu’nun terör örgütünü savunan, masumlaştıran, mağdur gösteren onlarca açıklamasını tüm Türkiye ağzı açık izledi. Ancak CHP ve seçmeninden en küçük bir itiraz gelmedi.

O zaman şöyle bir soru çıkıyor karşımıza. “Kılıçdaroğlu’nun terör örgütüyle olan etnik ve mezhepsel kardeşliğinin çok daha üstünde bir gerekçe mi CHP’yi Kandil ve HDP’nin kucağına itiyor?”   

HDP’li üç belediye başkanı teröre destek vermekle suçlanırken Kılıçdaroğlu, HDP’yi CHP genel merkezinde ağırlıyor. Birlikte “biz kardeşiz” fotoğrafı veriyorlar. Bu normal olabilir mi? CHP’nin üst yönetimi, milletvekilleri, belediye başkanları daha önce hiç gitmedikleri Mardin ve Diyarbakır’da soluğu alıyorlar.

HDP’nin verdiği oylarla İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin büyükşehir belediyelerini kazanan CHP için diyet ödeme zamanı gelmiş görünüyor. CHP’li belediyeler PKK’nın yeni para kaynağı olabilir mi? Devletin bu konuda gözünü dört açması, hiçbir tepkiden çekinmeden gereğini yapacağını kararlı bir şekilde Kılıçdaroğlu, CHP ve HDP’ye göstermesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Terör örgütleriyle aralarına mesafe koymayan belediye başkanları var. Biz bu milletin tek bir kuruşunun terör örgütlerine peşkeş çekilmesine asla izin vermeyiz. Teröre kim prim verirse karşısında bizi bulacaktır. Belediyeleri hizmet dışında kullanan herkes aynı akıbete uğramaya mahkumdur” derken sadece HDP belediyelerini değil CHP’li belediye başkanlarını da uyarıyor aslında.

HDP’nin oylarıyla seçim kazanan CHP’li belediye başkanlarının bir bedel ödemeden orada oturacaklarını zannetmiyorum. Kandil’in baronları para bekliyor. Bunun HDP ya da CHP üzerinden olmasının onlar için hiçbir önemi yoktur…