Mevcut sistemde cumhurbaşkanının sorumsuz ve yargılanamaz olduğunu da, yeni sistemde her şeyden sorumlu ve yargılanabilir olacağını da herkesten daha iyi biliyorlar ama; yine de “Yargılanamaz olacak” yalanına devam ediyorlar.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanının Meclis’i seçime götürme yetkisine sahip olduğunu da ve bunu yaparken kendisinin seçime gitmeyeceğini de, yeni sistemde ise cumhurbaşkanı bu yetkisini kullanırsa kendisinin de seçime gitmek zorunda kalacağını da çok iyi biliyorlar ama; yine “Meclisi feshedecek” yalanına devam ediyorlar.

Yeni sistemde cumhurbaşkanının, temel hak ve hürriyetler hakkında asla ve diğer konularda da Anayasaya aykırı KHK çıkaramayacağını çok iyi biliyorlar ama; yine de utanmadan “Bir KHK ile muhtarlıkları kaldıracak. Emekli maaşlarını kesecek” yalanına devam ediyorlar.

Cumhurbaşkanının halk tarafından %50 ve üzeri bir oy ile seçileceğini bunun da demokrasinin en ideal şekli olduğunu çok iyi biliyorlar ama yine de; “Tek adam rejimi” sakızını çiğnemeye devam ediyorlar.

Kendi tabanlarını “Evet çıkarsa Erdoğan halife olacak, şeriat getirecek” diyerek tehdit ediyorlar ama utanmadan sıkılmadan; sokaklara “Tek adam yönetimi İslam’a aykırıdır” pankartı asarak hem yüzsüzlük hem de din istismarı yapıyorlar.

Erdoğan’ın en küçük çocuğunun 30 yaşın üstünde olduğunu en iyi onlar biliyorlar ama; yine de “18 yaş yasasını kendi çocukları için getiriyor” yalanını söylemeye devam ediyorlar.

Tüm yasama faaliyetlerinin TBMM tarafından yapılacağını ve seçilen Cumhurbaşkanının bu yasalara bağlı kalmakla mükellef olduğunu en iyi onlar biliyorlar ama; yine “Erdoğan ülkeyi KHK ile yönetecek” yalanına devam ediyorlar.

EVET diyenlere her türlü hakareti yapma haklarını kendilerinde görüyorlar, “%100 EVET çıksa bile biz müsaade etmeyiz” deme pervasızlığını gösterebiliyorlar, “kan dökülmeden asla olmaz” diyerek milleti ölüm ile tehdit ediyorlar ama yüzleri kızarmadan hala demokrasi kelimesini telefuz ediyorlar.

PKK ve FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleri “EVET çıkarsa biteriz” itirafında bulunup milleti “HAYIR” demeye zorladıklarını görüyor/biliyorlar ama yine de hükümet “Evet çıkarsa Terör biter” deyince alay ediyorlar.

Terör örgütlerinin eylem kabiliyetlerini büyük ölçüde kaybettiklerini; kalan kabiliyetlerini de “HAYIR” cephesini, 16 Nisan’a kadar şirin göstermek için kullanmadıklarını en iyi onlar biliyorlar ama; utanmadan sıkılmadan çıkıp “Neden bombalar artık patlamıyor yoksa terör eylemleri hükümetin iznine mi tabi” diyecek kadar çukurlaşıyor.

Avrupa’nın karşında vesayet kapılarını kapatmış, kendi kendisini yöneten, bağımsız ve güçlü bir Türkiye istemediği için ‘Hayır’ kampanyasına bu denli destek verdiklerini en iyi onlar biliyorlar ama yine onlarla koro halinde Erdoğan’a diktatör demeye devam ediyorlar.

Belki de tabiatın “her şey aslına rücu eder” kuralı gereği demek zorundalar çünkü onların dedeleri de İngilizlerle beraber Sultan Abdülhamid Han’a aynısını demişti.

Ba’de kulli hisab:

Pişkince yalan söylüyorlar, insanların aklıyla alay ediyorlar, iftira atıyorlar, din istismarı yapıyorlar, teröre ve gavura yandaşlık yapıyorlar ama yine de hep haklılar ve yaptıkları her şey meşru; çünkü onlar ‘Hayır’ diyorlar(!)

Sadece bir konuda gerçekten haklılar:

Siz istediğiniz kadar sistem, maddeler, seçim ve seçilecek kişi üzerinden konuşun onlar yine “Erdoğan” diye alıyorlar çünkü Erdoğan var oldukça milletin desteğini alacağını biliyorlar.

Kendilerinin bu sisteme karşı olmalarının ve tek gerekçesi Erdoğan düşmanlığı ve hatta muhalefet olarakta siyaset sahnesinde olabilmelerinin tek argümanı yine Erdoğan düşmanlığıdır.

Bilmedikleri ve anlayamadıkları şey milletin Erdoğan’ı kendi iradesinin, ülkesinin ve değerlerinin temsilcisi ve lideri olarak gördüğü ve bu anlamsız/mesnetsiz düşmanlığı da kendisine, ülkesine ve değerlerine düşmanlık olarak kabul ettiği gerçeğidir.

Selam ve dua ile…