Erkek olarak doğup duygu olarak kendisini kadın hissedenler ya da kadın olarak doğup erkek gibi hissedenlerde bu duyguları açığa çıkaran ya da tetikleyen şeyler neler? Aileler nelere dikkat etmeli ve bunları fark ettiğinde neler yapmalı?
Bir sistemde hangi taraf zayıfsa, o tarafta bir patolojik yapılanma riski açığa çıkar. Fizyolojimiz açısından meseleye bakarsak, bünye direncinin düşmesi halinde patojen ajanlar vücudu hasta eder. Manevi açıdan bakarsak, zayıflayan bünyede yasaklar yer almaya başlar. Duyguların zayıflamasıyla, duyguları besleyecek başka kaynak arayışlarına kapı açılır. Velhasıl, sistemi ayakta tutacak, dengeyi sağlayacak bilgi ve o bilgi kaynaklarıyla irtibat sürekli olmazsa sistem içten çatırdar ve bir süre sonra da dağılır. Bu LGBT konusu da böyle. Meseleye birkaç açıdan bakmak mümkün.
Tıbbi açıdan ağırlıklı görüş, bu durum doğuştan, o sebeple düzelmez. (Bu konuda ‘iyileşebilir’ görüşünde olan hekimler de vardır inancındayım.) Din açısından bakılınca, insan irade taşıyan bir varlıktır. İnsan gerçekten irade eder ve gerekli adımları atarsa ve Allah’ta (cc) dilerse düzelir. Psikoloji alanında ise, psikiyatristler ne derse ona göre hareket edenler ve farklı bir görüş taşıyanlar açısından ikiye ayırabiliriz. Ben bir uzman psikolojik danışman ve psikoterapist olarak, durum ileri düzeyde ilerlememişse, genç isterse, aile doğru davranırsa ve gerekli adımlar doğru atılırsa düzeleceği inancını taşıyanlardanım. Çok şükür bunun örnekleri mevcut. Ne yazık ki Müslüman olmayan batıda bile bunun onarım terapisiyle iyileşebileceğine dair kitaplar, araştırmalar çalışmalar var. Bize ne oluyorsa, ‘bu durum düzebilir’ deyince kıyamet kopuyor, niye? Cevap açık, dertleri bu gençler değil de ondan.
Aileler bu durumu anladıklarında şefkatle ve sevgiyle yaklaşmak yerine o kadar yanlış ve zarar verici şekilde davranıyorlar ki, genç aileye yaklaşmak yerine, kendisine kucak açan eğilim duyduğu tarafa yöneliyor. Biz anne babalar olarak, ailede huzur ve mutluluk için uğraşmıyor, birbirimize elden göremeyeceğimiz zulmü yaşatıyoruz. Babalığı para kazanmak, anneliği yedirip içirmek, hasta olunca bakmak olarak algılayıp, bilgiye göre değil kafamıza göre davrandığımızda, ortaya çok üzücü manzaralar çıkabiliyor. Bu çocuk kız olsun erkek olsun, yıllardır biz anne babaların gözü önündeler fakat belirtileri tanımadığımız ve muhtemelen yanlış yaklaşımlarımıza devam ettiğimiz için çocuk büyüyüp genç oluyor. Eğilimini açıklayınca da kıyamet kopuyor. Bu gençler çocukluklarından beri kendileri karşı cins olarak hissediyorlar, kendi içlerinde çok mücadele ediyorlar, çok acı çekiyorlar, kimsenin ruhu duymuyor. Bu çocuklar masum, bizler bunca zamandır anne baba olarak neredeydik? Bir birimizle uğraşmaktan, sosyal medyada ömrümüzü tüketmekten, başkalarına iltifatlar yağdırıp en karanlık yönümüzü ailemize göstermekten başka ne yaptık? Peygamber Efendimiz (sas) “Her insanın mesul olduğu şey ile ilgili bilgilenmesi farzdır” buyuruyor. Kaçımız çocuk eğitimi hatta ondan da önce eşler arası iletişim ile ilgili kendimizi düzeltme derdine düştük.
Biz anne babalar din adına karşı çıktığımız bu duruma, dini öğretmediğimiz çocuğumuz nasıl itibar etsin?