Dünya Müslüman Âlimler Birliği Kudüs Komitesi’nin İstanbul’da düzenlediği “Ümmetin Minberleri Kudüs Davası’nın hizmetinde” konulu programda iki gün boyunca Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa konuşuldu.
İslam ülkeleri kendi iç sorunlarıyla ve evlerindeki yangınla boğuştuğu için doğal olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa gündemden düşüyor.
Oysa Müslümanlar’ın ilk kıblesi büyük bir tehditle karşı karşıya.
Ekim 2015’te patlak veren Kudüs İntifadası olmasaydı işgalciler bugün Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekân bakımından Yahudiler ve Müslümanlar arasında ikiye bölmüştü.
Yani Mescid-i Aksa belli günler ve saatlerde Yahudiler’e tahsis edilecek, Mescid-i Aksa’nın bazı bölümlerine Müslümanlar’ın girmesine izin verilmeyecekti.
Mescid-i Aksa için canlarını ortaya koyan bir avuç insan işgalcilerin planını bozdu.
Fakat İsrail Mescid-i Aksa’yı önce ikiye bölme, daha sonra da yıkıp enkazı üzerinde Yahudilerce kutsal sayılan heykeli inşa etme planından vazgeçmiş değil.
Vazgeçemez de.
Hiçbir İsrailli lider “Jerusalem”den ve “Heykel Dağı”ndan taviz veremez.
Mescid-i Aksa Müslümanlar için nasıl kutsal ise Yahudiler için de “Heykel Dağı” adını verdikleri Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölge aynı şekilde kutsal.
Bu nedenle işgalciler fırsat bulduklarında Mescid-i Aksa’yı hedef alan planlarını uygulamayı tekrar tekrar deneyecekler.
Müslümanların Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya ilgisinin azalması, İslam ülkelerinin iç sorunlarla boğuşuyor olması İsrail’e bulunmaz bir fırsat sunuyor.
İslam ülkelerinde yanan yangını bugün veya yarın söndürme imkânımız yok.
Fakat her şeye rağmen Müslümanlar olarak Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya ilgimizin canlı kalmasını sağlayabiliriz.
Çeşitli ülkelerden gelen âlimler, davetçiler, akademisyenler ve gazetecilerle bunu konuştuk.
Kudüs ve Mescid-i Aksa için ne yapabiliriz?
Çok şey yapabiliriz.
Öncelikle Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı sürekli gündemde tutmamız gerekiyor.
Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı müdafaa savaşında en ön safta Kudüslü Müslümanlar var.
İsrail, 2025’e kadar Doğu Kudüs’teki Filistinli nüfusunu olabildiğince azaltmak istiyor.
Kentin çehresini değiştirmek ve İslami izleri yok etmek için yürütülen Yahudileştirme faaliyetleri adeta zamanla yarışıyor.
Kudüs halkı, demografi savaşında Filistinlileri göçe zorlamak için her türlü yola başvuran işgalcilere yenilmemek ve kenti terk etmemek için tüm gücüyle direniyor.
Onların bu direnişi her açıdan desteklenmeli.
İstanbul’daki programa ev sahipliği yapan Ümmet Vakfı bu alanda önemli çalışmalara imza atıyor.
Vakfın çekirdeğini Şeyh Raid Salah atmış.
Kral Faysal Ödülü’nü aldığında para ödülünün yarısını Suriye halkının direnişine destek için ve diğer yarısını da Kudüs halkına destek olacak bir vakıf kurulması için tahsis edeceğini açıklayan Şeyh Raid Salah, vakfın özellikle Türkiye’de kurulmasını istemiş.
Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya hizmet için kurulan vakfın turizm ve emlak sektöründe yatırımları var.
Elde edilen gelirler Mescid-i Aksa’ya, Kudüs halkının direnişine destek olacak ekonomik ve sosyal faaliyetlere, eğitim ve sağlık projelerine harcanıyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksa sahipsiz değil.
Bu kutsal davaya hizmet edenler -Allah’ın izniyle- her zaman bulunacak.
Bizim için önemli olan o şerefe nail olabilmek…