Bir toplum sahip olduğu özellikleri ile ön plana çıkar.
Kimilerinde akıl, kimilerinde ise his ve duygu ön plandadır.
Biz çoğunlukla duygu ve hisleri ile hareket eden bir topluluğuz.
Çoğu zaman abartmayı seviyoruz.
Bir şeyi olduğundan fazla göstermek hoşumuza gidiyor.
Övgümüzde de yergimizde de frenimiz olmayabiliyor.
Durum böyle olunca farkında olalım ya da olmayalım; yaptığımız yol kazalarının sebebini, yaşadığımız sıkıntıların temelini bu dengesizlik oluşturuyor.
Oysa hislerimizi akıl barikatıyla doğru yöne kanalize etmek, duygusal zekâmızı güçlendirmek ve içsel dengeyi sağlamak adına güçlü bir adım olacaktır.
Neye, ne kadar itibar ettiğimize bir bakın.
Neye, ne kadar değer atfettiğimize ve bu değerlerin hayatımızı nasıl etkilediğini bir düşünün.
Şayet değerliyi değersizleştiriyor, değersize değer vermek suretiyle itibar kazandırıyorsak iki yakamızın bir araya gelmemesinden dem vurmamalıyız.
Bunun sebebi tam da yapıp eylediklerimizdir.
Her şeye kıymeti kadar değer verebilsek sorun olarak önümüze çıkan birçok şey bertaraf edilmiş olacak.
Burada kıymet bilmek, çok önemli.
Olana, olduğu kadarıyla ne fazla abartarak ne de olduğundan aşağı göstererek itibar etmek; yaşadığımız süreçleri normalleştirecektir.
Sırf küçük çıkarlarımız bunu gerektiriyor diye insanlara övgüler dizmek, onları olması gerektiği noktadan öte göstermek hem o kişiye hem de kendimize haksızlık olur.
Bu tür bir övgü, sadece karşılıklı güveni zayıflatmakla kalmaz, aynı zamanda insanların gerçek potansiyellerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini de engeller.
Kendi küçük çıkarlarımızı korumak adına sarf ettiğimiz bu çaba, ironik bir şekilde uzun vadede daha büyük kayıplara yol açabilir.
Ehliyet ve liyakat sahibi insanların olması gerektiği yerde olduğu, bulundukları yer ve kurumları böylece daha etkin kıldığı; toplumsal güvenin ve adalet duygusunun da bununla pekiştiği güçlü bir toplum inşa etmek o toplumu oluşturan her ferdin sorumluluğudur.
Bu niteliklere sahip bireyler, görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirir, karar alırken objektif kriterlere odaklanır ve genel olarak kurumun veya toplumun hedeflerini daha iyi temsil ederler.
Bu nedenle liyakate dayalı atamalar ve terfiler sadece bireylerin değil, tüm bir toplumun refahı için önemli bir unsur teşkil eder.
Toplumun refahı adına bu zaviyeden bakmaya mecburuz.