Fırat Kalkanı Harekâtı’nın yapıldığı bölgede perşembe günü sabah saatlerinde Rusya’ya ait bir savaş uçağı Türk askerlerinin bulunduğu binaya saldırı düzenledi.
Saldırıda üç Türk askeri şehit oldu ve biri ağır 11 asker de yaralandı.
TSK, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, saldırının DAEŞ hedeflerine icra edilen hava harekatı esnasında kazaen gerçekleştiğini söyledi.
Saldırının Trump-Erdoğan telefon görüşmesinden ve iki liderin Suriye konusunda büyük ölçüde anlaşmasından sonra, ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapan CIA Başkanı Mike Pompeo’nun ziyaretinden hemen önce gerçekleşmesi doğal olarak kafalarda soru işaretleri oluşmasına yol açtı.
Olay gerçekten de kaza mı, yoksa Rusya mesaj mı veriyor?
Eğer bina içinde DAEŞ unsurları olduğu zannedilerek vurulduysa bunu Ruslar’a kim söyledi?
Birileri yeniden Rusya’yla Türkiye’yi karşı karşıya mı getirmek istiyor?
Yoksa Rusya hâlâ ölen pilotunun intikamının mı peşinde?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde “El Bab’ta kaza neticesinde şehit düşen askerler için üzüntü ve taziyelerini” iletse de bu özür soru işaretlerini ortadan kaldırmıyor.
Ayrıca, Rusya Dışişleri Bakanlığı Dördüncü Avrupa Dairesi Başkanı Aleksander Botsan’ın “Rusya Federasyonu, Türkiye’deki PKK ile Suriye’deki YPG’yi terörist örgütler olarak görmüyor” açıklamasını da not etmek gerekiyor.
Rusya, Türkiye’nin Washington ile yaşadığı sorunlardan ve Batı’yla görüş ayrılıklarından yararlanmak, Ankara’yı tümüyle kendi eksenine çekmek istemiş, böyle bir hayale kapılmış olabilir.
Fakat Türkiye, Amerika’yla ilişkileri krize girdiği için Moskova’nın şemsiyesi altına girecek küçük bir ülke değil.
Suriye başta olmak üzere bölgede çok bilinmeyenli karmaşık bir denklem söz konusu.
Bu denklem zamanla ve şartlara göre değişebiliyor.
Şu an Beyaz Saray’da bölgeyi İran’a bırakan ve Ankara’nın tüm uyarılarına kulak tıkayan Obama oturmuyor.
Henüz tüm hatlarıyla netleşmese de yeni şartlar ve yeni bir yaklaşım söz konusu.
Obama döneminde ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaklaşımından yüz bulan bazı bölge ülkelerinin yeni şartlara göre Ankara’yla ilişkilerini düzeltme çabasına girmesi gözden kaçırılmamalı.
Türkiye bunu göz ardı edemez.
Ayrıca Amerika için Rusya’yla veya Rusya için Amerika’yla ilişkilerinden de vazgeçecek değil.
Dengeleri gözeterek kıldan ince bir yolda yürümek gerekse de ülkemizin milli güvenliği ve çıkarları için kendi bağımsız rotamızdan şaşmamamız gerekiyor.
Şayet El Bab’ta yaşanan gerçekten bir kaza ise o kazaya sebep olanlar ortaya çıkarılıp cezalandırılması sağlanmalı.
Rusya, o binanın DAEŞ’e ait olduğu bilgisinin nereden geldiğini ve Rus uçağına koordinatları kimin verdiğini açıklamak zorunda.
Kommersant gazetesi, Türk askerlerinin Rus tarafına haber verilmeden hava saldırısının düzenleneceği alana konuşlandırılmış olabileceğini öne sürdü.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da “Uçaklarımız, Türk partnerlerimizin verdiği koordinatlara göre hareket etti, orada Türk askerlerinin bulunmaması gerekiyordu” dedi.
Bu iddialar, koordinasyon eksikliği nedeniyle bir kaza yaşandığı savını güçlendirse de söz konusu binada o an DAEŞ unsurlarının bulunduğu bilgisinin kaynağını açıklamıyor.
Şayet Rusya bir şekilde intikam almak veya mesaj vermek istemişse o mesaja gereken cevap yeri ve zamanı geldiğinde en uygun şekilde verilecektir.
Kısa vadede yapılması gereken, kazaen ya da kasten böyle acı bir olayın bir daha yaşanmaması için gerekli tüm önlemleri almaktır…