İnsanı erdemli kılan nice meziyet vardır.

Vefa, bu meziyetlerin en değerlisi, en güzelidir.

Vefasız bir insanın erdemli olduğunu söylemek, çölde serap görmekten farksızdır.

Vefayı kalbine yerleştirmeyen kişi, nefsinin esiri olmuş; çıkarlarını her şeyin üstünde tutar olmuş demektir.

Böyle bir insan için menfaat sağlamadıkça hiçbir şeyin değeri ve kıymeti yoktur.

Vefalı insan, aklının sesini dinlerken vicdanının fısıltılarını da duyar.

Vefasız olan ise vicdanının sesini bastırmış, karanlığa gömülmüştür.

Yol arkadaşlığı yapılacak kişi vefalı olmalı; vefa duygusuyla yoğrulmuş olmalıdır.

Kimi zaman hayat yolculuğumuzda verdiğimiz yanlış kararlar, yaptığımız hatalı seçimler, bize acı tecrübeler olarak geri döner.

İşte vefasız biriyle yol arkadaşlığı yapmak, dikenli bir yolda yürümek gibidir.

Daha yolun başındayken öyle bir ihanete uğrarsınız ki "Nerede yanlış yaptım?" diye sorgulamaktan kendinizi alıkoyamazsınız.

Vefasız insan hesabi davranır, her adımını hesaplayarak atar.

Onun için varsa yoksa çıkarları mühimdir.

Hesabına uymayanı, çıkarlarına ters düşeni anında siler hayatından.

Kendisine yapılan iyilikleri asla hatırlamaz, düşünmez.

Kıymet bilmez.

Biraz düşünse iyiliğe iyilikle karşılık vermenin erdemli bir davranış olduğunu bilir.

Ama onun kitabında böyle bir sayfa yoktur.

Kendisine yapılan iyiliğin ekmeğini yer, suyunu içer ama o iyiliği yapanı bir kenara atmaktan, gerekirse satmaktan çekinmez.

Vefasız insan ikiyüzlüdür, riyakârdır.

Sürekli bir maske takar yüzüne, gerçek yüzünü gizler.

Kendini olduğundan farklı gösterir, olmadığı biri gibi davranır.

Eline geçen ilk fırsatta kendisine iyilik yapanı harcamaktan geri durmaz.

İlkesizdir ama ilkeliymiş gibi yapar.

Tutarsızdır ama tutarlıymış gibi davranır.

Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramları dilinden düşürmez ama iş icraata gelince tam tersini yapar.

Hak ve hukuk, onun için sadece birer sözcükten ibarettir.

Vefasızlık aslında kendini kaybetmenin, özünden uzaklaşmanın, nefsine yenik düşmenin bir göstergesidir.

İnsan, kendini kaybederek girdiği hiçbir ticaretten kârlı çıkamaz.

Vefasız insanın benliği şişkindir, kibir doludur.

Onu yakından tanıyanlar bu hâli bilir ama o, vitrinini öyle güzel süsler ki dışarıdan bakanlar vaziyeti anlayamaz.

Varını yoğunu vitrinine, imajına yatırmıştır.

Onun asıl derdi olmak değil, görünmektir.

Yapmak değil, yıkmaktır.

Yapıcı gibi görünen davranışlarının ardında yıkıcı düşünceler, kurduğu süslü cümlelerin arkasında ince hesaplar vardır.

Dikkatli olmak lazım; kendisine yapılan iyiliği unutan, çıkarlarının peşinden koşan vefasız kişiyle yol arkadaşlığı yapılmaz.