Bana “Adalet nedir” diye sorulsaydı; tarif etmeye “Allah’ın emridir” diyerek başlardım.
Adalet bir histir. Adalet hissinin toplumun üzerinde bıraktığı yararlı etkilerin en önemli ikisine dikkat çekelim. Birincisi; adalet hissinin olduğu yerde intikam hissi olmaz. İmamı Gazali Hazretleri’nin buyurduğu gibi: “Adaletsizlik bir boşluktur ve o boşluğu hep şeytan doldurur.” Nasîrüddin Tusi ise şöyle ifade ediyor: “Şeytana senin işin ne diye sorsalardı sahiplenmek için adaletsizlikleri aramak” Adalet varsa kimse intikam aramaz. Adalet varsa sosyal anksiyete birikmez. Adalet varsa şeytanlar ve şeytana hizmet eden eli boş, göynü hoş serseriler istismar edip fitne çıkaracak boşluklar bulmazlar.
İkinci büyük etkisi ise; adalet hissi, hayatta ve ayakta kalmayı teşvik eder. Adaletsizliğin olduğu yerde toplumun birlikte hayal kurması ve plan yapması mümkün olmadığı gibi, savaşmaya da devam etmesi mümkün değildir. Adalet gittiği anda mücadelenin hangi aşamada olduğu, kimin güçlü, kimin zayıf; hatta kimin haklı, kimin haksız olduğunun bir önemi kalmaz ve kendini adaletsizlik içinde hisseden taraf pes eder. İbn Tüfeyl ise adaleti tarif ederken daireler çizer. “Adaletin merkez dairesinde mağdur, ikinci dairede mağdurun mağduriyetinden etkilenenler ve en son dairede ise mağduriyete şahit olanlar vardır.
İbn Tüfeyl, adaletsizlik bahsinin sonunda şöyle uyarıyor: “Adaletsizliğin sebep olduğu çökme, mağdurdan değil en dış dairede şahit olanlardan başlar.” Yani 15 Temmuz şehitlerine, gazilerine ya da FETÖ’den mağdur olmuş diğer vatandaşların mağduriyetine şahit olmuş olan halk, adaletsiz hissine kapılırsa merkezdeki mağdurlardan daha önce çökerler; üstelik merkezin üzerine çökerler.
Adaletsizlik hissinin sebep olduğu yıkımlara en iyi örneklerden biri de Beni İsrail’in helake giderken yaptığı trajik hatalardır. Örneğin; Beni İsrail’de zina haramdı. Zina eden eğer zenginse yüzünü siyaha boyar, eşeğe ters bindirir ve şehirde gezdirilirdi. Ancak zina eden fakirse recm edilir ve öldürüldü. “İsrail niye halk oldu” diye sorulduğunda âlimler ittifak halinde, “Cenabı Hakk’ın gazabına maruz kalmalarının sebebi adaletsiz hükmetmeleri ve servetten yana tavır almalarıydı” derler.
Adalet hissinin faydalı etkilerinin ve adaletsizliğin sebep olduğu yıkımların çerçevesinde FETÖ ile mücadele olayına baktığımızda son bir ayda yaşananların toplumda ciddi boyutlara ulaştığına şahit oluyorum. Toplumun her kesiminden ve her katmanından aynı cümleleri duyabilirsiniz: “Ömer Kavurmacı serbest, ünlü baklavacı Serdar Seyitoğlu serbest; ama üç günlük bebeği olan anne hapiste…” Türkiye’nin neresine giderseniz gidin -ki ben son iki haftada 5 şehir gezdim- kiminle konuşursanız konuşun -ki ben amir memur, işçi, gazeteci, esnaf öğrenci derken yüzlerce kişiyle temas ettim- herkesin ağzında bu cümle.
Kasıtlı mı, kasıtsız mı bilemem ama büyük bir iletişim hatası yapılıyor. Yargı, FETÖ ile mücadele meselesinde bütün Türkiye’nin müşteki olduğunu anlamış değil. Yine tekrar edelim; hukuki, ahlaki, insani, tarihi ve içtimai zeminlerinin hepsinde millet FETÖ davasının müştekisidir. Meşru ve resmi müştekidir. Bu durumda bütün iddianamelerden, verilen kararlardan ve karar süreçlerinden milletin haberinin olması lazım.
İletişim boşluğu adaletsizlik hissine sebep oluyor. Adaletsizlik hissi, intikam ve anksiyete birikmesine sebep oluyor. Öte yandan dış dairede bulunan halkın mücadele inancı çöküyor. Bu çökme merkezin üzerine doğru oluyor. Hissi dalgalar halinde açılan boşluklara şeytanlar yerleşiyor ve dedikodular, komplolar yayılıyor. Bütün bu süreç şu an itibariyle kritik ancak geri döndürebilir bir durumda. “Geri dönüşü olmayan nokta” eşiğini geçmedik ama giderek yaklaşıyoruz. Sorumluluğumuz gereği gördüğümüz tarihe not düşmek adına son cümle olarak buraya yazalım: Bu mücadelenin en büyük gücü halk dairesi, adaletsizlik hissine kapıldı. En dış daire çökmek üzere. Ömer Kavurmacı ve Serdar Seyitoğlu niye serbest bırakıldı? Hataysa bu hatayı kim yaptı? Hata değilse gerekçeleri neler? Bir an evvel izaha muhtaç boşlukları olmayan ve tevil gerektirmeyen derli toplu bir iletişim çalışması başlatılmalı…