Bürokraside ve kamu kurumlarında yaşanan sorunları iktidar olmuş partiler ve partilerin mensupları da siyasi tarihte birçok kez dile getirmişlerdir. Yaşanan sorunlar kamuda belli bir döneme ait dersek doğru olmaz. Yalnız dönem dönem bazı sorunların daha da belirgin hale geldiği söylenebilir.

Farklı görüş ve ideolojilerin kamuda gruplaşmaya gittiği belirgin ülkeler içinde olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durum ülkemiz insanında bildiği açık bir olgu. Bunun yanında bürokraside hemşericilik gerçeğinin de bazı sorunları beraberinde getirdiği aşikâr.

Kamuda bir bireyin üst düzey bir makama geldikten sonra hemşericilik yaparak bulunduğu kuruma getirdiği insanların varlığı ülkemizde her zaman yaşanan bir gerçek. Sorun bu kişilerin kurumlara hemşerilerini ataması veya yerleştirmesi değil liyakat sahibi bir bireyden görevi alıp hemşericilik olgusu ile liyakati olmayan birine görevi devretmesidir. Böylece işi bilmeyen bir bürokratın yıllardır o işi bilen memurları yönetmesi kamu düzeni açıdan o kurumun işleyişini ve verimliliğini düşürmektedir.

Durumu biraz daha açalım; işletme mezunu bir bürokratın inşaat ile ilgili bir dairenin başına getirilmesinin mantığı nedir? Çok düşünmeyelim, mantığı yoktur. Sadece yöneticisi olduğu kurumda inşaat mühendislerine yarattığı sorunlar vardır. Bu sorunlardan dolayı işin uzmanı olarak yetişmiş mühendislerin kamudan özel sektöre geçmesi ile de kamu kurumlarında nitelikli eleman sayısının gittikçe düştüğü söylenebilir. Alanı olmadığı bir kamu dairesine üst düzey bürokrat olarak kişinin atanmasına onay veren makamın sonrasında yaşanan sorunları da önemsediği söylenemez.

Yukarıdaki paragrafta anlatmaya çalıştığımız durum her bakanlık ve kurumlarda özellikle son yıllarda ülkemizin kamuda yaşadığı belirgin sorunların başında geliyor. Kamuya atanmayı isteyen en çok insanlara sahip olan bir ülke olarak sonrasında neden memurların en çok mutsuz olduğu ülke olduğumuzun cevabı az da olsa anlatılmaya çalışılmıştır umarım.