Ağır imtihanlardan geçiyoruz. Her taze gün mücadele etmemiz gereken bir gündemle geliyor. Türkiye’nin önünde halletmesi gereken o kadar çok mesele var ki hangisini öne alsak birinci konu olmayı hak ediyor. Bu durum geçici değil tarih boyunca Türk milletinin yükü hep ağır olmuştur. O nedenle bu coğrafyada yaşamak hiç de kolay olmamıştır. Bu kadim millet dış düşmanlarıyla baş etmesini bilmiş ancak iç düşmanlarına yenik düşmüştür. Bilge vezir Tonyukuk, kitabelerinde milletin birlik ve beraberliği için çok uğraştığını ancak başaramadığını ifade eder. Bilge Kağan’ın bilge veziri ömrünün son günlerini bezmiş bir şekilde başkentten 400 km uzakta geçirmek zorunda kalmıştır.
Köklü tarihe sahip sadece milletimiz değil bütün ümmet, tarihin ibretlik tarafını da yüklenerek fitne ve fesat ile mücadele etmek mecburiyetinde. Nev zuhur adamaların en çok anlamadıkları bu yaklaşımdır.
Son günlerde yine içerden ve dışarıdan kuşatma altında, birçok ağır meseleyle karşı karşıyayız: Korona virüsü etrafımızı kuşatma altına aldı. Bütün komşu ülkelerinde maalesef virüse rastlandı. Teyakkuzdayız aman bize de bulaşmasın diye. Ancak çok giriş çıkışı olan dünyaya açık bir ülke olarak daha fazla korunabileceğimizi düşünmüyorum. İnşallah kazasız belasız atlatırız. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca bu küresel krizi çok başarılı bir şekilde yönetti. Açık, şeffaf ve samimi bir iletişimle toplumu aydınlattı.
Korona virüsü dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Koca İtalya kendini kapattı. Dünyada insan trafiği azaldı. Yüzlerce uluslararası organizasyonlar iptal oldu. Çin menşeine dayanan birçok sanayi kuruluşu üretimini durdurdu. Bu durumun küresel ölçekte ekonomik sorunların yanı sıra sosyal ve siyasal sonuçları da olacaktır. Özellikle kapalı bir rejime sahip olan Çin’in kendisini sorgulamasına vesile olursa en hayırlı sonuç bu olur.
Bizim için ikinci önemli gümden Suriye ve dolayısıyla sığınmacılar sorunudur. Suriye ateşkes ilan edilmesi şimdilik meseleyi dondurdu. Bu insanlık dramına bir an önce çözüm bulmak gerekiyor. Bu mesele artık sadece Suriyelilerin meselesi olmaktan çıktı ve bir insanlık sorunu haline geldi. Bu meseleyi halletmek insanlığın boynunun borcu…
Acı bir gerçeğin altını çizmekte fayda var: Maalesef dünyada yaşanan krizleri çözecek bir sistem mevcut değil. Bütün uluslararası kuruluşlar Amerika’nın, Rusya’nın, Çin’in eline bakar hale gelmiş durumda. Meselelere insani açıdan bakacak ve kamuoyu oluşturacak güçlü sivil toplum örgütleri de yok ortada. Adeta insanlığın üzerine bir ölü toprağı serpilmiş gibi görünüyor. Acaba bu korona virüs bu konuda da bir uyanışa vesile olur mu?
Dünyada artık sorunlar lokal yaşanmıyor ve en küçük sorun bile küresel ölçeğe çıkabiliyor. Onun için çözümleri insanlık olarak ortak bir şekilde üretmemiz gerekiyor. Hz. Âdem’in çocukları insanlar olarak birbirimize sahip çıkalım. Başka çare yok.