KADEM bir alan tanımı yapmaya çalışıyor. “Kadın Hakları” alanı önceden tanımlanmış üstelik üzerine onlarca fikrin inşa edildiği eski tarladır. Anadolu tabiriyle tarlayı başkaları sürmesin diye; yani BM, NED, Amnesty (Uluslararası Af Örgütü), AP, AB, İsrail vakıfları LGBT derken, yüzden fazla yabancı kurum, kuruluş, grup ve vakıf senin (senden kasıt Türkiye) boş bıraktığın alanda gelip at koşturmasınlar diye kendi içimizden bir atakla alanda faaliyet göstermeye çalışıyor. Yabancılar olsa ne olur? Hani şu “Benim bedenim, benim kararım” rezaleti var ya, o işte birkaç kadının aklına aniden gelmiş bir şey değil. Uluslararası Af Örgütü, faaliyet takvimini belirlemiş, sloganı yazıp emretmiş ve benim kızım da eline pankartı alıp emperyalistin verdiği emirle sokağa çıkıp bağırmış. ) Kadın hakkı savunma aktivitelerinin hemen hepsinin arkasında böyle yabancı örgütlerin emir komuta zinciri vardır. Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) de meydanı onlara bırakmamak için çalışıyor. Sorosçu olması imkânsız çünkü Sorosçular’la mücadele ediyorlar.
Peki ben niye desteklemiyorum KADEM’i? Erkeklere “hayvan” dedikleri için… Ucuz erkek düşmanlığı sınırına yaklaştıkları için… Batı’nın radikal kadın hareketlerinden damıtılmış sekülerist adetleri gayet normalmiş gibi gösterdikleri için… Aslında bütün satırları Brüksel’de, İslam ve aile düşmanı emperyalistler tarafından yazılmış özü ve biçim itibariyle tamamen Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan “İstanbul Sözleşmesi” adıyla bize dayatılan lanete karşı mücadele etmedikleri gibi bu yönde faaliyetler gösterdikleri için…
***
SETA gazetecileri mi fişliyor?
Bu konuda akla ilk gelen şey; kardeşim siz madem adınız anılınca utanacak bir iş yapıyorsunuz, yapmayın o zaman. Yapıyorsanız da adınız anılınca “Beni parmakla gösterdiler” diye gereksiz gürültü yapmayın. Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan kuşatılmasına çalışan yabancı yayın organları var ve bunların çalışma yöntemleri, etkileri, argümanları elbette listelenecek elbette meselenin fotoğrafı ortaya dökülecek. Bu yapılırken de BBC Türkçe, Deutche Welle Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Çin Uluslararası Radyosu ve Independent Türkçe mecralarına bakılacak; “Kim, kime, ne zaman, ne demiş” örneklenecek. Sanki telefonları dinlenmiş, gizli bilgileri verilmiş gibi algı oyunu yapılıyorlar. Raporda olanlar yazılan yazılar, atılan tweet mesajları… Ne var bunda?..
Cuma hutbesi hakkında “Halktan tepki geldi” diye yanlı, yalan ve operasyonel haber yapan bir avuç LGBT’liyi, bütün Türkiye öyleymiş gibi anlatan Deutche Welle hakkında elbette rapor hazırlanacak ve kamuoyuna “Kimin eli kimin cebine niye girdi” diye izah edilecek. Bunun nesi kötü?.. Ben uyarmış olayım; basılıp yakalanınca gürültüyle üste çıkmaya çalışan suçlu havası seziliyor yapmayın.
***
Trakya’da biçerdöver üzerinde halka hitap etmiş!
Etsin; kime ne? Ekrem İmamoğlu artık CHP’nin iç meselesidir. Algıyla seçim kazanılır ama belediye yönetilemez. CHP bu gerçeği, acı tecrübelerle bütün İstanbul’a öğretecek; İstanbul için sıkı durma vakti…