Konuşma aynen şöyle oldu:
Cumhurbaşkanı: Önümüzde bayram falan da geliyor. Sen buradaki personele birer ikramiye inşaallah ver. Bir güzellik yap.
İbrahim Çelen: Çok büyük emekleriniz var. Hepinize teşekkür ediyorum. Inşaallah size de bu işin bitiminde birer ikramiye vereceğiz.
Cumhurbaşkanı: Ramazan’dan önce bir maaş ikramiye ver. Sen bunu zekatına say, sadakana say. Biz o tarihi beklemeden bir şeyler yapalım.
Solcu, devrimci vesaire ne kadar akıl hastalığı varsa kendine yakıştıran bazı kişiler bu olay karşında kudurdular. Zaten Yavuz Sultan Selim Köprüsünün tamamlanması yüzünden nefesleri daralıp sinirlenen bu iyilik düşmanları birde zekat ve sadaka lafını duyunca resmen deliye döndüler.
Her iyi şey karşısında deliye dönüyorlar. Her gelişmeden, bütün iyi niyetli çabalardan nefret ediyorlar. Tam da bu sebeple gerçek hayatta hiçbir karşılıkları olmuyor. Leş gibi içki kokan kırmızı gözlü sarhoşların yaşadığı meyhanelere sıkışıp kaldılar. Artık meyhanelerin dışında hiçbir yerde sözlerinin karşılığı yok.
Sadaka ve zekat kelimesini duyunca çılgına döndüler. Ne güzel! İyi işler yaparak şeytan kudurtmak kadim bir gelenektir, Allah daha beter etsin hiçbirinin gözüne uyku girmesin, kudursunlar, kahrolsunlar!
Zekât nedir bilmez! Sadaka nedir bilmez! Bilmediği, belki kalbi mühürlü olduğu için mezara girene kadar asla bilemeyeceği bu güzel hasletlerle onları kudurta kudurta dünyayı daha iyi bir yer yapacağız inşaallah.
Türkiye’nin cahil kesimi olan solcular memleketi ilgilendiren her konuda olduğu gibi sadaka konusunda da cahiller. Sadakanın paylaşmak olduğunu, iyiliği yaymak olduğunu, omuz vermek olduğunu nereden bilecekler ki. Zannediyorlar ki sadaka; fakire üstten bakarak para vermek. Öyle zannediyorlar, çünkü hayatları bu şeytani kibir üzerine kurulu. Sadaka lafından en çok kim kudurur ona bakmak lazım. Şeytan! Sadakanın niyetine bile dayanamaz, dizlerinin bağı çözülür şeytanın, nefret dolar, saldırır ve sadakayı engellemeye çalışır.
Köprü de yapacağız, yol da yapacağız. Üniversite de yapacağız, mescid de yapacağız. Nükleer santral de, dev havalimanları da, denizaltılar da uçak gemileri de yapacağız. Fabrikalar da yapacağız ormanlar da kuracağız. Hepsini Sadaka-i cariye kabul olsun diye de dua edeceğiz.
Sadakayı duyunca kuduran şeytanların saldırılarını da göğsümüze nişane olarak takarız inşaallah. Çünkü sadaka iyilik yapmaktır.
Her iyilik, sadakadır/ Tirmizi
Güzel söz, sadakadır / İ. Ahmed
Güler yüzle selam vermek, sadakadır. / Tirmizi
Kendine ve çoluk çocuğuna harcadıkların birer sadakadır. / Beyhaki
Birine iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek, sorana yol göstermek, sokaktaki zararlı şeyleri temizlemek, birer sadakadır. / Tirmizi
Emr-i maruf, nehy-i münker yapmak sadakadır. / Müslim
Müdara etmek sadakadır. / Deylemi
Hastanın nefes alıp vermesi sadakadır. / Hatib
Camiye giderken atılan her adım da bir sadakadır. / İ. Ahmed
Ölümü hatırlamak sadakadır. / Deylemi
Yolunu kaybetmişe yol göstermek bir sadakadır. / C. Sagir
Zevcine(eşine) hizmet sadakadır. / Deylemi
Haramdan sakınanla istişare etmek sadakadır. / Deylemi
Kötülük yapmaktan sakınmak bir sadakadır. / İbniEbiddünya
Borç vermek bir sadakadır. / Taberani
Selam vermek sadakadır. /Buhari
Bilsem ki cevap verecek kadar kafaları çalışıyor “bunların hangisine karşı geliyorsun devrimci madrabaz” diye sorarım ama iyilik yapmak varken bir solcuyla oyalanmak da mekruh sayılabilir.
“Kötülükleri bitiremeyiz belki ama iyilikleri çoğaltabiliriz.”