Amerikan vatandaşı Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi, Batı Şeria’nın Nablus vilayetine bağlı Beyta beldesinde İsrailli keskin nişancı tarafından başından vurularak öldürüldü.

Bölgedeki gayrimeşru Yahudi yerleşimini protesto için cuma günleri gösteri düzenleyen Filistinlilere destek amacıyla bölgede bulunan Eygi, işgal güçleri tarafından yanlışlıkla değil bilerek ve kasıtlı olarak hedef alınıp yargısız infaz edildi.

Tıpkı daha önce Rachel Corrie, Şirin Ebu Akile ve daha birçok gazeteci ve aktivisti katledenler gibi, işlediği cinayetin yanına kâr kalacağını ve hiçbir şekilde hesap vermeyeceğini bilen bir işgal askerinin kurbanı oldu.

Belki de o keskin nişancıya Eygi’yi öldürmesi emrini başındaki komutanı verdi.

İsrail, Filistinlilere yönelik cinayetlerde sadece görev başındaki askerleri değil, Yahudi yerleşimcileri bile koruyor.

2015 yılında Devabişe ailesinin evini kundaklayarak aile fertlerini diri diri yakan Amiram Ben-Uliel adlı Yahudi yerleşimcinin, tutulduğu cezaevinde koşullar kötü olduğu bahanesiyle hahamların talebi üzerine, koşulları daha iyi olan bir “dinî hapishaneye” nakledilmesi en adi suçluların bile kurban Filistinli olduğu için ödüllendirildiğinin kanıtı.

Washington Üniversitesi’nde Psikoloji bölümünde okuyan ve üniversitenin ikinci senesinde Orta Doğu Dilleri ve Kültürleri alanında yan dal yapan Eygi, mezuniyet törenine omzunda Filistin kefiyesi ve elinde Filistin bayrağıyla katılmıştı.

Bayrağın üzerinde de “Free Palestine” yazıyordu.

Amerika’dan Batı Şeria’ya Filistinlilere destek için giden Eygi hakkında açık kaynaklardan rahatlıkla elde edilebilecek tüm bu bilgiler mutlaka İsrail’in elinde de var.

Eygi’nin Müslüman Türk kimliği dolayısıyla özellikle hedef alınmış olması da ihtimal dışı değil.

Vurulduğu sırada göstericilerden uzakta olduğu bildirilen ve İsrail askerleri için hiçbir tehlike teşkil etmeyen aktivistin keskin nişancı ateşiyle katledilmesinin tek bir anlamı var.

İsrail, “barışçıl yollarla da olsa karşısına çıkan hiç kimsenin dokunulmazlığı olmadığı ve her an öldürülebileceği, uluslararası hukukun veya taşıdığı pasaportun onu koruyamayacağı” mesajı veriyor.

Eygi gibi Filistinlilere destek için dünyanın dört bir yanından Batı Şeria’ya gitmek isteyen aktivistleri korkutup işgal altındaki Filistin topraklarından uzak tutmaya çalışıyor.

Filistinlilerin işgal güçleri ve silahlı Yahudi yerleşimciler karşısında yalnız kalmalarını istiyor.

Eygi’nin öldürülmesiyle ilgili uluslararası soruşturma talepleri var.

Ancak ne o taleplerden ne de İsrail’in sözde soruşturmasından bir sonuç çıkması beklenmemeli.

İsrail ordusunun geçenlerde Gazze Şeridi’nde cesetlerine ulaştığı İsraillilerden birinin aynı zamanda Amerikan vatandaşı olduğunu öğrenen ABD Başkanı Joe Biden, “Yıkıldım, öfkeliyim. Hamas liderleri suçlarının bedelini ödeyecek.” diye esip gürlemişti.

Aynı Biden, Amerikan vatandaşı Eygi’nin İsrailli keskin nişancı tarafından şehit edilmesi hakkında ise “elinde yeterli bilgi olmadığı” gerekçesiyle yorum yapmaktan kaçındı.

Konu İsrail olunca Amerikan vatandaşlarının kanlarının değeri de değişiyor.

İsrail yanlısı olanlar birinci sınıf Amerikan vatandaşı kabul edilirken Filistin yanlısı olanların Washington’ın gözünde sıradan bir Orta Doğuludan farkı kalmıyor.