Değerli Okurlar, Gelişim insan var olduğu müddetçe devam eden bir süreçtir.
Bu süreçte “Kişisel Gelişim” adı altında hepimizin az yada çok okuduğu kitaplar olmuştur.Bende sizler gibi çok sayıda kişisel gelişim kitabı okumuş birisiyim.
Kişisel Gelişim batıdan gelen bir kavram olup, yabancı yazarların tercümeleri yapılarak ülkemizde yaygınlaşmıştır. Zamanla psikologlar ve iletişim uzmanları anadolu insanına özel kişisel gelişim kitapları yazmış olsa da halen şekli tam oturtmamış bir kavramdır.
Batılı yazarların, NLP adı altında servis ettikleri “insancıl yaklaşım” kavramı ile hedef; insanın merkez alınması ve insana verilen değer anlayışıdır. Kısacası insana değer veren bir yaklaşım benimsenmiş ve sanki yeni bulunmuş gibi topluma sunulmuştur.
Oysa ; islam dininde insan “eşrefi mahlûkattır”. Yaratılmış en şerefli varlıktır. Yüce kitabımızda insana verilen değer ayetlerle belirtilmiştir. İslam dini var olduğundan beri ana merkez “insan” belirlenmiş ve islam her zaman insanı “en değerli” olarak görmüştür.
Dünya tarihinde müslümanların gördüğü işkenceler, vietnam, kızıldereliler öldürülmesi, japonyada yapılan insan kıyımlarına bakıldığında da batının insana verdiği değer yeterince anlaşılmaktadır.
Empati kavramına geldiğimizde ; “empati” bir davranışı sergilerken karşındaki insanın yerine kendini koyup göre davranmak olarak tanımladıkları kavram; islamda var olan en temel esaslardan birisidir. Batılıların fark etmiş olduğu bu kavram islam dininde en baştan beri var olmuştur.
Hz.Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ; Sizden biriniz kendisi için istediğini, kardeşi için de istemedikçe hakiki mümin olamaz. (Müslim).
İslam empati kavramını imanın olmazsa olmazlarından birisi olarak belirlemiştir.
Kişisel Gelişim kavramlarından birisi de ; “kendini tanımaktır”. “Herşey kendini tanımakla başlar”, “insan kendisini keşfetmeli “gibi cümlelerle insanın taşıdığı anlamın, gücün kendisince farkedilmesini esas belirlemiş, bu kavramı dünyaya sunmuşlardır.
Hz.Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ; Men arefe nefsehu , fekad arefe Rabbehu “Kendini tanıyan Rabbini tanır” yeterince bunu açıklamıyormu? Yani insan kendini tanır, kim olduğunu anlarsa, ancak o zaman Allah’ı tanıyabilir kavramıyla söylenmek istenen; insanın kendisi üzerinden herşeye erişebileceği, insan kendisini tanıdıkça dünyayı, alemi ve yaratıcıyı bulabileceği vurgulanmaktadır. İnsan kendisini tanıdıkça, yeteneklerini, gücünü, zayıflıklarını bilecek buna göre hareket edecektir.
Buna ilave olarak islam’da var olan 7 nefis mertebesi ile karşılaştırıldığında hangi batılı ; bu kadar insanın kendisini tanımasına yönelik, ruha ve kalbe dokunan, ince ayrıntılara kadar hesaplayabilir ki..
Bu ve bunlar gibi klasik dünya söylemlerinden “ Hedef belirleme, model alma, planlı olma,zamanı iyi kullanma, geçmişten ders alıp ona göre hareket etme, insanlara değerli ve saygılı yaklaşma, geliştirici olmak, tutarlı ve ayakları yere basan insan olma , humanist ve iyi niyet barındırma, gibi bütün kişisel gelişim cümlelerini okuduğumuzda; hangisi islam’da yok, yada hangisi müslüman’a islam’da verilmemiş ki ?
Dünyanın yeni keşfettiği değerlerin islam dininde her zaman var olduğu araştırılarak görülebilir.
Biz , hayatımıza anlam katacak değerleri, doğru kaynaklardan öğrenmezsek, bu ihtiyaçlarını başka kaynaklardan karşılamaya çalışırız.
Son Söz: Eğer halen doğru yerlerden öğrenmeye çalışmazsak, “Neden yaşıyorum, hayatımın amacı nedir, nasıl yaşamalıyım?” gibi sorulara hak din ile cevap verilmez ise, kişisel gelişimciler bu cevabı kendilerince vermeye çalışacaklardır.
Ufuk Demiray