Genç işsiz sayımız her geçen gün artıyor. Son açıklanan verilere göre yüzde 27 oranlarında ve geçen yıla baktığımızda yüzde 7 daha yükselmiş durumda.
Kanımca bu oran normalin çok altında yani çevremize, dostlarımıza, akrabalarımıza, sosyal ortamlarımıza, hemşehrilerimize ve komşularımıza baktığımızda gençlerin ciddi bir oranda işsiz olduğuna şahit oluyoruz.
Geçtiğimiz günlerde şahit olduğum bir örnek ise bir gencin iş bulamaması sonucunda girdiği bunalımı gözler önüne serdiğinden belleğimde çok büyük bir yer edindi.
Devalı alışveriş yaptığım bir esnafa gelen genç bir delikanlının içeri girdiğinde dükkanın tüm kokusu değişmişti. Genç adam oldukça güzel giyimliydi ama aldığı alkol veya bir başka uyuşturucu sebebiyle ayakta duramıyordu. Ağzından çıkan kelimeler o kadar çatallaşmıştı ki anlamak mümkün değildi. İşyeri sahibinin yaklaşımından genci daha önceden tanıdığı belli oluyordu. Mimiklerimle gencin istediğini vermesini alışveriş sıramı ona gönüllü verdiğimi dükkan sahibine hissettirdim.
Alacaklarını aldıktan sonra yalpalayarak dükkândan çıktı ve aynı sokakta olan evinin yolunu tuttu. Ardından esnaf arkadaş gencin çok iyi üniversite eğitim aldığını ardından yabancı dil eğitimi için de yurtdışına gittiğini ama Türkiye ye döndükten sonra yaklaşık bir yıldır iş bulamadığını bir çırpıda bana anlattı.
Ben de gerçekten mi iş bulamıyor yoksa iş mi beğenmiyor diye sorduğumda her ikisi de var cevabını aldım. Evet bence de gençlerin işsiz olmasında her iki faktörde etkili ama gençlerin iş beğenmeme nedeniyle işsiz kalma olgusunun bir tık daha önde olduğunu tecrübe ve gözlemlerimden çıkarabiliyorum.
Özellikle son yıllarda sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisi ile daha farklı ve maddiyatın ön planda olduğu hayat tarzı popüler olmaya başladı.
Bunun yanında TV kanallarında yayınlanan dizilerde ise belki ülkemizde sadece binlerle ifade edilebilecek sayıda insanın yaşayabileceği zenginliğin, lüksün, gayri meşru para ve servet kazanmanın neticesinde elde edilebilecek bir hayat tarzı ön plana çıkmaya başladı. Gençler ise bu hayat tarzını benimsediler.
Hal böyle olunca da gençler arasında her iş beğenilmez düşüncesi bir adım daha öne çıktı. Üretimde çalışması gereken gençler üretim ortamından uzaklaşmaya doğru yol alır oldular.
Bir de bunun üzerine bir üniversite diploması konduğunda iş seçme ve beğenme oranında ki yükseliş üst seviyelere doğru tırmanış gösterdi.
Mekanik ve tekniğin önemli olduğu iş dallarından sosyal uğraşıların daha popüler olduğu meslek gruplarına doğru bir yöneliş gençler arasında favori olmuştur.
Bir taraftan maddi ve manevi anlamda türlü zorluklara göğüs gererek çocuklarına eğitim aldıran ebeveynlerin gençlerden beklentisi, diğer tarafta ise her işi beğenmeyen gençler.
Bir yanda çalışacak genç arayan fabrikalar diğer yanda o iş bana uymaz, bu iş bana göre değil diyen bir gençlik.
Ortaya çıkan durum böyle olunca pek tabii ki iş insanları kendi vatanından olmayan yabancıları çalıştırmak zorunda kalır ve genç işsizlik oranları böyle olur.
Gençler kendilerine bu anlamda hızlı bir şekilde çeki düzen verirlerse hem kendileri, hem ebeveynleri hem de ekonomi kazançlı çıkacaktır.