Yeni dönem diyoruz çünkü ekonominin şartlarına baktığımızda karşı karşıya kalınan şartlar son derece zor ve keskin olduğu için bu döneme yeni bir dönem diyoruz.
Gerek iş dünyası için gerekse de bizler yani vatandaşlar için bu dönemde çok ama çok hesaplı hareket etmek gerekiyor.
Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı ve elindeki ile iş hayatında hareket etmelidir.
Asla ve asla bu seviyelerden kredi ile borçlanma yolu tercih edilmemelidir buna ek olarak ta yaşanılan sorunların geçici olduğunu bilerek iş dünyasının bileşenleri bir hareket alanı ortaya koymalıdırlar.
Yani bir Müslüman tacir veya bir Müslüman iş insanının nasıl hareket etmesi gerekiyorsa o şekilde davranmalı bunu hem işine hem de sosyal ortamına yansıtmalıdır.
Ekonomide daha önce yaşanılan zor süreçler gibi su süreçte elbette bitecektir.
Fakat biz kendimizi bu sürecin içerisinde anlık düşüncelerle davranışlarımızı belirleyecek konumda tutarsak ve ona göre bir hareketlenme içerisinde olursak uzun dönemde kaybeden tarafta oluruz.
Dolayısıyla iş insanları anlık değil uzun süreçli düşünce sistematiğine sahip olarak davranışlarını dizayn etmelidirler.
Bunun içinde işleri neyi gerektiriyorsa onu yapmalı ve o çerçevede işin gerektirdiği davranışın şartlarına uygun olarak iş ortamlarını oluşturmalıdırlar.
İş dünyasında bulunanlar öncelikle işlerini doğru yapmak zorundadırlar işlerinin tüm aşamalarında gereken ne ise onu yapmalı asla eksik bir nokta bırakmamalıdırlar.
Kazandıkları ile iyilik yapmalıdırlar ki kazançlarından imkanı olmayanlarda faydalanabilsin.
İyilik üzerine kurulu bir sistemin başarısız olma şansı hiçbir şekilde yoktur yani bir anlamda iyilik yaparak alınan dualar asla geri çevrilmeyecektir.
Sadece kar ve karlılık amaçlı kurulmuş şirketlerin ömürlerinin uzun olmayacağı gerçeği bilinerek yapılan işlerin temelleri oluşturulmalıdır.
Tüm yapılanlar sadece ve sadece doğruluk ayrıca da dürüstlük düsturu ile planlanarak hayata geçirilmelidir.
Yapılan işin her noktasına gereken önem fazlasıyla verilmeli ve kesinlikle dünyalık hırslara ya da egolar yenik düşülmemelidir.
Dünyalık egolara ancak ve ancak dünyalık insanların düştüğü bilinerek konulara yaklaşılırsa zaten her sorun kendiliğinden rahat bir şekilde çözümlenmiş olacaktır.
Her ne olursa olsun kesinlikle Allah’ın emir ve yasaklarına göre hareket etmeli asla ve kat’a faizle iş yapmamalıdır.
Faizin en büyük günahlardan olduğu bilinerek ticaretini ve işini bu çerçevede oluşturmalıdır.
Karşısına çıkan her türlü olumsuzluğu sabırla karşılamalıdır. Çünkü Allah Bakara Suresi 153. Ayet-i Kerime de “Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyin! Çünkü, Allah sabredenlerle beraberdir” buyurmaktadır.
Önce ibadet yaklaşımıyla işine yaklaşmalı ve asla ibadetlerini aksatmamalıdır. Yani dünyalık işleri için ahiretini aksatanın işlerinin bu dünyada da ahirette de yolunda gitmeyeceği apaçık bir gerçekliktir.
Her zaman ve her şartta tüm işler karşısında alçakgönüllü olmalı mütevaziliği kesinlikle elden bırakmayarak bir yaşam biçimi inşa etmelidir.
Her durumda ve her şartta inandığı gibi yaşamalı asla yaşadığı gibi inanmamalıdır.
Elbette ki insanoğlunun hataları, eksikleri ve kusurları olacaktır.
Ama Mevlana’nın çok çok önemli yedi öğüdünden biri olan “Başkalarının kusurlarını örtmekte gece gibi ol” yaklaşımıyla hataları, eksikleri ve kusurları örten tarafta yer almak gönüllerde yer alabilmek için yeterli bir özelliktir.